ABD’nin raporunda Avrupalı müttefiklerin PKK’ya karşı harekete geçmesi isteniyor

>> вторник, 27 май 2008 г.

Amerika Birleşik Devletleri, Avrupalı müttefiklerin, Türkiye’yi, terörist Kürdistan İşçi Partisi PKK’ya karşı verdiği mücadelede desteklemelerini istiyor ve bazı ülkeleri, örgütün büyük çaplı bir haraç, para toplama ve propaganda şebekesi kurmasına izin verdikleri için eleştiriyor.

Ayhan Şimşek

Fotoğraflar: ABD Dışişleri Bakanlığı

photo

PKK, Türkiye sınırları içindeki hedeflere yönelik terörist saldırılar için kuzey Irak’ı üs olarak kullanmaya devam ediyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından kısa bir süre önce yayınlanan 2007 Yılı Terörizm Ülke Raporlarında, Avrupa ülkelerinin çoğunluğunun terör tehdidiyle mücadele kapasitelerini iyileştirdikleri, fakat PKK’nın da aralarında bulunduğu terör destek şebekelerinin, önlemlerin yetersiz kalması sebebiyle Avrupa’da hâlâ varlık göstermeye devam etmesinin endişe yaratmaya devam ettiği belirtiliyor.

Raporda, "Avrupa’da terör tehdidiyle mücadeleye yönelik çabalar, kimi zaman şüpheli teröristler hakkında dava açılmasını zorlaştıran yasal dokunulmazlıklar, iltica yasalarının oluşturduğu yasal boşluklar, yasal düzenlemelerin yetersizliği ya da gizli bilgilerin terör şüphelilerinin alıkonulması için kullanımına sınırlama getiren delil standartları nedeniyle yavaşlamıştır. Ayrıca teröristler, Schengen ülkeleri arasında seyahat etmenin kolaylığından da yararlanmışlardır", deniliyor.

Türkiye uzun zamandır NATO’daki bazı müttefiklerini, PKK’nın eylemleriyle mücadele etmedikleri için eleştiriyor ve kendi ülkelerinin sınırları içinde PKK üyelerinin dernekler ve hatta televizyon kanalları kurmasına izin vermekle suçluyor. Kongra-Gel olarak da bilinen PKK, Amerika Birleşik Devletleri ve uluslararası toplumun büyük bölümü tarafından bir terör örgütü olarak tanınıyor.

Ayrılıkçı Kürt örgütün 1984 yılından bu yana gerçekleştirdiği şiddet eylemlerinde 37.000’den fazla kişi hayatını kaybetti. PKK, Türkiye sınırları içindeki hedeflere yönelik terörist saldırılar için kuzey Irak’ı üs olarak kullanmaya devam ediyor. En önemli para ve propaganda kaynaklarından biri Avrupa’daki Kürt diyasporası olan örgüt, para toplama, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı gibi yasadışı faaliyetlerde bulunan "ahtapot benzeri bir yapıya" sahip.

Geçtiğimiz yıl kuzey Irak’taki PKK unsuru ile mücadele için Türkiye’ye "gerçek zamanlı istihbarat" sözü veren Amerikan Başkanı George W. Bush, Avrupalı müttefiklerden de terör örgütüne ait lojistik üsler ile propaganda merkezlerini kapatmalarını istemişti.

Fakat ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan 2007 Yılı Terörizm Ülke Raporları, Avrupalı müttefiklerden yalnızca birkaçının PKK'ya karşı daha kuvvetli önlemler aldığını, bazılarının ise önlem almak bir yana, PKK militanlarını salıverdiklerini gösterdi.

Raporda, "Türkiye’de gerçekleştirdikleri şiddet eylemleri için çoğu zaman yasadışı yollardan olmak üzere kaynak toplayan, ayrılıkçı Kürt örgütü Kongra Gel/Kürdistan İşçi Partisi KGK/PKK’ya yönelik önlemler konusunda Almanya, Avrupa ülkeleri arasında başı çekmiş, fakat Avrupa içindeki ülkeler arası koordinasyon sorunları sebebiyle bazı başarılı tutuklamaları olumsuz yönde etkilemiştir", deniliyor.

Avusturya, Belçika ve Danimarka eleştirildi

Raporda NATO üyesi Avusturya, yasa yaptırımlarını, PKK ile mücadele eden diğer ülkelerle tam koordinasyon sağlayacak şekilde düzenlemediği için eleştiriliyor. Avusturya, geçtiğimiz Temmuz ayında KGK/PKK'nın önemli isimlerinden Rıza Altun'u önce yakalamış ve ardından hemen salıvermiş ve sahte belge taşıdığı, Fransa’da ceza aldığı ve Türkiye tarafından iade edilmesi istendiği halde Altun’un uçakla kuzey Irak’a gitmesine izin vermişti. Ayrıca Kasım ayında Interpol tarafından da aranan ve Avusturya’ya gittiği bilinen bir diğer KGK/PKK lideri Remzi Kartal’ı göz altına almamıştı.

KGK/PKK’ya yönelik eylemler konusunda zayıf kaldığı için eleştirilen bir diğer Avrupa ülkesi de Belçika.

Raporda, "Brüksel’de televizyon yapım stüdyoları bulunan KGK/PKK’nın ülkedeki varlığı bilinmektedir. KGK/PKK, Türkiye’de gerçekleştirdiği şiddet eylemlerini ve kuzey Irak’taki kamplarını finanse etmek amacıyla yasadışı yollardan para toplamak için Belçika’yı kullanmaya devam etmektedir", ifadesine yer veriliyor.

NATO’nun önemli müttefiklerinden Danimarka, dünya genelindeki terör tehdidine karşı ABD ve BM ile yakın işbirliği içinde çalıştığı için takdir edilirken, PKK’ya bağlı bir yayın organı olan Roj-TV’nin ülkede faaliyet göstermeye devam ettiğine de dikkat çekiliyor.

Rapora göre PKK’ya bağlı kuruluşlar İtalya’da da varlık gösteriyor ve söz konusu kuruluşların İtalya’da şubeleri bulunan PKK’ya bağlı yardım dernekleri ile bağlantıları olduğu düşünülüyor.

photo

İstanbul sokaklarında yüzlerce kişi gösteri yapıyor.

PKK’nın Avrupa’daki faaliyetleri, Türkiye’nin giderek Batıya yabancılaşmasına neden olan en önemli etkenlerden biri. Alman Marshall Fonu (GMF) tarafından yapılan 2007 Yılı Transatlantik Eğilimler araştırmasının sonuçları, Türk halkının, AB üyeliğine verdiği desteğin yüzde 14’lük bir gerileme ile yüzde 54’ten yüzde 40’a düştüğünü gösteriyor ve ülkede AB’ye yönelik giderek artan bir şüphenin varlığına dikkat çekiyor.

Türkiye’nin iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), ülkedeki etnik Kürtlere siyasi ve sosyo-ekonomik fırsatlar sunma sözü verse de, PKK’nın şiddet eylemlerine devam etmesi, kamuoyunda güçlü bir öfkeye yol açarak olası adımları kısıtlıyor. Türk ordusu kuzey Irak’taki PKK kamplarına yönelik hava saldırılarını sürdürüyor. Şubat ayında Türk askerleri Irak’ın kuzey sınırını geçerek sınırlı bir kara operasyonu da gerçekleştirdi. Dışişleri Bakanlığının raporunda, Türkiye, Irak ve kuzey Irak’taki bölgesel Kürt hükümetinin daha yakın bir işbirliği içinde çalışmasının, PKK tehdidinin yok edilmesi açısından etkili olacağı görüşüne yer veriliyor.

Rapor, Iraklı Kürt yönetiminin PKK’nın bölgedeki faaliyetlerine karşı " ilave kontrol noktaları sayesinde ikmal yollarının kapatılması, havaalanlarında KGK/PKK üyelerine yönelik kontrollerin sıkılaştırılması ve KGK/PKK’ya bağlı bürolar için kapatma emri verilmesi" gibi yeni ve somut önlemler aldığına dikkat çekiliyor.

Türkiye’de islami terör tehdidi

Raporda ayrılıkçı örgütlerin yanı sıra İslami terörün de Türkiye’nin güvenlik konusundaki en önemli endişe kaynaklarından biri olduğunun da altı çiziliyor. Türk Emniyeti ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), geçtiğimiz yıl etkin bir anti-terör kampanyası yürüterek bir dizi baskın sonucunda çok sayıda terör şüphelisini ele geçirdi. Ocak ayında çeşitli şehirlerde yürütülen baskınlarda El Kaide ile bağlantılı 47 terör şüphelisi yakalandı. Mart ayında Konya'da 48 İslami terör şüphelisi tutuklanırken, Haziran ayında Bursa’da gerçekleştirilen bir operasyonda 23 kişi yakalandı. Kasım ayında ise Almanya’dan gelen bir talep üzerine yetkililer, bozulan bir terör eylemi planına karıştığı iddia edilen bir Türk-Alman vatandaşını Konya’da yakaladı.

Bu baskınlar sayesinde terörist gruplar, eylemlerini gerçekleştiremeden dağıtılmış olsa da, tutuklamaların ardından dava açmak her zaman mümkün olmadı.

Rapora göre Türk yasaları kapsamında yer alan terörizm tanımı, ülkenin, "dünya genelinde sivil halkı" hedef alan grupları bertaraf etmesine engel oluyor.

Türk yasalarına göre "terör" faaliyetleri esas olarak, Türk Ceza Kanununda tanımlandığı üzere devletin ilkelerini değiştirmeyi ya da yıkmayı ve toplumda panik ve korku yaratmayı hedefleyen terör örgütü faaliyetleri bağlamında işlenen suçları kapsıyor. Yasa, terörizmi Türk vatandaşları ve devletine yönelik saldırılar olarak tanımlıyor.

ABD’nin raporunda ifade edilen bir diğer endişe konusu ise kara para aklama ve terör finansmanına yönelik önlemlerin nispeten zayıf kalması idi. 2006 yılında çıkarılan yeni bir yasa kapsamında, kara para aklama ve terör finansmanı konularında mali araştırma yapma yetkisi tamamen Mali Suçları Araştırma Kurulu MASAK’a verildi.

Mali Eylem Görev Gücü (FATF), Şubat ayında yayınladığı değerlendirme raporunda kara para aklama ve terör finansmanı ile mücadele bağlamındaki Türk standartlarını değerlendirdi. Raporda, "kara para aklamayla ilgili olarak verilen mahkumiyet kararlarının ve şüpheli işlem bildirimlarinin sayıca nispeten az olduğu; ve haciz önlemlerinden henüz elle tutulur bir sonuç elde edilemediği" ifade ediliyor.

Türkiye, BM tarafından yayınlanan teröristlerin isimlerini tüm yargı ve istihbarat organlarına ve finans kuruluşlarına iletmeye devam ediyor. BM Güvenlik Konseyinin 1267 sayılı kararı kapsamında yaptırımların uygulanmasına ilişkin bu yasal mekanizma, BM tarafından terör finansörü olarak tanımlanan Yasin el Kadı’nın Türk mahkemelerinde yargılanması sırasında sınanmış oldu. Alt mahkeme kararı bozdu, fakat yüksek mahkeme Konseyin, mal varlıklarını dondurma yetkisini destekledi. Bu süreçte el Kadı’nın mal varlığı üzerindeki tedbir kararı devam etti.

Türkiye’nin, ABD liderliğindeki operasyonlara yönelik desteği

2007 Yılı Terörizm Ülke Raporlarında Türkiye’nin Afganistan ve Irak’taki terörle mücadele operasyonlarına verdiği destekten övgüyle bahsediliyor. Raporda, "Türkiye, İncirlik Hava Üssünün bir hava yakıt ikmal merkezi olarak kullanılmasına izin vererek, Afganistan ve Irak'taki Koalisyon operasyonlarına önemli ölçüde lojistik destek sağlamaktadır. Bu merkez sayesinde Almanya'dan dokuz ya da on C-17 uçağıyla taşınabilecek miktarda malı, altı uçakla operasyon bölgesine nakletmek mümkün hale gelmekte ve bu da Amerika Birleşik Devletlerine yılda 160 milyon dolar tasarruf sağlamaktadır", deniliyor.

Irak’a elektrik hizmeti verilmesi gibi çeşitli yeniden yapılandırma çalışmalarında da aktif rol oynayan Türkiye, Irak’taki NATO Eğitim Misyonu karargahına personel desteğinde bulundu, Iraklı diplomatlar ile siyasi partilerin eğitimlerine katkı sağladı ve yine NATO misyonuna destek kapsamında 90 Iraklı yetkilinin Türkiye’de askeri liderlik eğitimi almalarını sağladı.

Bu içerik SETimes.com için hazırlanmıştır.

Inform
,May 2008

Публикуване на коментар

  © Blogger template Webnolia by Ourblogtemplates.com 2009

Back to TOP