Türkiye'nin terörle mücadele stratejisi gözden geçiriliyor

>> събота, 18 октомври 2008 г.

17/10/2008

Türkiye'nin siyasi ve askeri liderleri, son yaşanan terör saldırıları ve artan kamuoyu baskısı sonrasında PKK ile mücadele stratejilerini gözden geçiriyorlar.

Southeast European Times için Ayhan Şimşek'in analizi-- 17/10/08

photo

Türk ordusu Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, "Bölücü terör örgütünün yaptıklarını başarılı eylemler olarak sunanlar, dökülen ve dökülecek kanlardan sorumludurlar." dedi. [Getty Images]

Türk silahlı kuvvetleriyle PKK arasında 16 Ekim Perşembe günü meydana gelen yeni bir çatışmada beş asker şehit oldu ve 15 asker yaralandı. Genelkurmaydan yapılan açıklamaya göre, terörist örgütün beş üyesi de ölü olarak ele geçirildi. Son saldırılar, bu ay yaşanan diğer ölümlü olaylardan hemen sonra meydana geldi.

3 Ekim'de Türk ordusuna ait bir karakola düzenlenen bir saldırıda 17 asker şehit olması ve 8 Ekim'de Diyarbakır'da bir polis servis otobüsüne pusu kurulması sonucu beş polisin ölmesi hükümet ve ordu üzerinde büyük bir kamuoyu baskısı oluşturdu. Son ölümcül terör saldırıları dalgası Türkiye'nin siyasi ve askeri liderlerini ülkenin terörle mücadele stratejisini revize etmeye başlamak zorunda bıraktı.

Orduyu güçlü şekilde eleştiren Türk Taraf gazetesinde çıkan haberlere göre, Silahlı Kuvvetler PKK'nın 3 Ekim'de Aktütün karakoluna saldırı hazırlığı yaptığının farkındaydı. Bölgeden gelen gizli askeri raporlara dayandan Taraf, ordunun yaptığı ciddi yanlışların ağır can kaybına yol açtığını iddia ediyor. Diğer yerel medya kuruluşlarının da bu hafta raporlara atıfta bulunmaları silahlı kuvvetler üzerindeki kamuoyu baskısını artırdı.

Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ Çarşamba günü düzenlediği basın toplantısında haberleri sert bir dille eleştirdi. Başbuğ medyayı, yanlış bilgilere dayanarak orduya kendi deyimiyle "meşru eleştirinin sınırlarını aşarak" "sistemli bir şekilde saldırmakla" suçladı.

"Bölücü terör örgütünün yaptıklarını başarılı eylemler olarak sunanlar, dökülen ve dökülecek kanlardan sorumludurlar." diyen Başbuğ şöyle devam etti: "Son sözüm budur. Herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde durmaya davet ediyorum."

Yeni strateji çağrıları

1984 yılından bu yana Türkiye'nin PKK'ya karşı sürdürdüğü mücadelenin neredeyse 40 bin cana mal olması, terörle mücadele büyük bir değişiklik yapılması yönünde çağrılara ve hükümetin başarısızlığı ve ordunun terörle mücadele çabalarındaki lider rolüne karşı açık eleştirilere yol açtı.

Güvenlik uzmanı Profesör Mahir Kaynak, PKK'ya karşı yirmi yıldır sürdürülen mücadelenin maliyetinin 75 milyar doları aştığını söyledi. Kaynak'a göre, Türkiye PKK'ya karşı daha iyi bir strateji izleyerek hazinedeki bu kaybı engelleseydi, bu para Güneydoğu Anadolu ve Türkiye'nin çehresini değiştirebilirdi.

Kaynak Türkiye'nin TRT devlet radyosunda yaptığı konuşmada, "Orduya terörle mücadelede baş rolü vermek yanlış bir hareketti. Tabii ki toprakları korumak için ve bir egemenlik işareti olarak bölgeye askeri güçlerin gönderilmesi gerekliydi. Ancak PKK'ya karşı mücadele sıradan askeri birlikler yerine özel güvenlik güçleri tarafından yürütülmeliydi." dedi.

Terörizmin kültürel, sosyal de ekonomik olmak üzere çeşitli boyutları olduğunu vurgulayan Kaynak, daha geniş bir strateji çağrısında bulundu ve Türkiye'nin terörle mücadele çabalarının PKK'nın şiddet dolu saldırılarına tepki vermekle sınırlı olmak yerine daha proaktif olması gerektiğini vurguladı.

Kürt sorunu konusunda tanınmış bir uzman ve Türkiye Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) eski müsteşar yardımcısı olan Cevat Önes siyasi çözüm gereğinin altını çizdi. NTV özel televizyonuna verdiği demeçte Önes, "PKK, on yıllardır süren Kürt sorununun nedeni değil, daha çok bir sonucudur." dedi.

"Toplumsal talepler siyasileri çözüm bulmaya itiyor, ancak siyasiler yeni politikalar geliştiremiyorlar." diyen Önes şöyle devam etti: "Kürt sorununun bazı dış bağlantıları vardır. Ancak temelde bir iş sorundur. Bu Türkiye'nin sorunudur." Uzman, Kürt sorununu çözmek için daha fazla demokratikleşme ve evrensel ilkelere dayalı yeni bir anayasa önerdi.

Türkiye'nin iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ülkedeki etnik Kürt vatandaşlara karşı yeni bir açıklık politikası sözü vermesine karşın, PKK'nın saldırıları halkın öfkesini artırmakta ve demokrasi reformlarını sınırlamaktadır.

Terörle mücadele operasyonlarının daha iyi koordinasyonu

Türkiye'nin siyasi ve askeri liderleri bu hafta örgütle mücadelede, sivillerin karar alma mekanizalarında kademeli olarak daha fazla rol alacakları yeni bir yaklaşım da dahil olmak üzere, yeni tedbirler alınması konusunda anlaştılar.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yüksek rütbeli komutanlar ve ilgili bakanlardan oluşan Terörle Mücadele Yüksek Kurulu (TMYK), içişleri bakanlığı bünyesinde görev yapacak yeni bir terörle mücadele koordinasyon organı kurma kararı aldı.

Yeni birim terörle mücadelede stratejik planlamadan sorumlu olacak, sivil güvenlik birimleriyle ordu arasında istihbarat paylaşımını kolaylaştıracak ve sivil yetkililer ve ordu subayları arasında düzenli toplantılar düzenleyecek. Gözlemciler bölüme bir ordu subayının yerine üst düzey bir sivil bürokratın başkanlık etmesini bekliyorlar.

Yeni bir terörle mücadele koordinasyon organı oluşturma fikri ordudan da destek gördü. Başbuğ geçen sene yaptığı bir konuşmada, güvenlik teşkilatları, istihbarat birimleri ve hükümet yetkilileri arasında diyalog ve koordinasyon eksikliğinin terörle mücadelenin başlıca sorunlarından biri olduğunu söylemişti.

Terörle mücadele stratejisinde yapılan revizyon kapsamında, TMYK'nin önümüzdeki haftalarda da toplantılarını sürdürmesi bekleniyor. Kurulu bekleyen zorlu konular arasında ordunun sahadaki terörle mücadele operasyonları sırasında daha fazla yetki talebi de yer alıyor.

Ordu subayları, AB tarafından başlatılan bazı reformların gerekli güvenlik operasyonlarındaki yetkilerini azalttığını ileri sürüyorlar. Reformlar kapsamında, askerlerin şahıs veya özel mülkte arama yapmaları için savcılıktan izin almaları gerekiyor ve bu da ordunun sona ermesini istediği bir handikap oluşturuyor. Asker ayrıca, PKK militanları arasındaki haberleşmeyi kesmek ve uzaktan kumandalı bombaları safdışı bırakmak için sorunlu bölgelerde haberleşmeyi kısıtlamak da istiyor. Diğer talepler arasında terör zanlılarının gözaltı sürelerinin uzatılması ve ordunun PKK'ya mesaj taşımakla suçladığı avukatlarla görüşme haklarının sınırlandırılması yer alıyor.

AKP hükümeti AB üyeleri İspanya ve İngiltere'nin son dönemde güçlendirilen terörle mücadelerini inceleyeceğini ve AB standartlarına uygun yeni yasalar çıkarmayı planladığını söylüyor.

Bu içerik SETimes.com için hazırlanmıştır.

Read more...

Türkiye gözaltında ölen eylemci için özür diledi

>> четвъртък, 16 октомври 2008 г.

15/10/2008

Türkiye adalet bakanı, solcu bir eylemcinin iddialara göre gözaltında işkenceden ölmesi sonrasında 19 cezaevi çalışanının görevden alındığını söyledi.

(The Guardian, Zaman - 15/10/08; AP, Reuters, DPA, BBC, Hürriyet - 14/10/08; Uluslararası Af Örgütü - 10/10/08)

photo

Türkiye Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, hükümetin geçtiğimiz hafta Engin Ceber'in dayaktan ölmesiyle ilgili olarak 19 yetkilinin kızağa alındığını söyledi.

Türkiye adalet bakanı 14 Ekim Salı günü eşi görülmemiş bir hareket yaparak, yetkililerin tutuklanması sonrasında işkence gördüğünü iddia ettikleri siyasi bir eylemcinin geçtiğimiz günlerde ölümünden ötürü özür diledi. Bakan, bugüne kadar 19 kişinin görevden alındığını söyledi.

29 yaşındaki Engin Ceber, bir yıl önce 17 yaşındaki Ferhat Gerçek'i vurarak felç olmasına yol açan polis memurlarının cezalandırılmamasını protesto etmek amacıyla 28 Eylül'de İstanbul'da düzenlenen gösteride tutuklanan dört solcudan biriydi.

Ceber Cumartesi gecesi beyin kanamasından hastanede yaşamını yitirdi. İnsan hakları örgütleri polis ve cezaevi çalışanlarının Ceber'i sürekli olarak dövdüklerini ileri sürdüler.

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin Salı günü yaptığı açıklamada, sürmekte olan soruşturmanın Ceber'in gözaltında bulunduğu süre içinde "kötü muamele" gördüğü yönündeki iddiaları doğruladığını söyledi.

Ankara'da yaptığı konuşmada Şahin, "Ailesinden ve akrabalarından hükümetin adına özür diliyorum." diyerek şöyle devam etti: "Olayda sorumlu olan herkesi bulma çabalarımızı sürdürüyoruz."

Soruşturma genişledikçe, kızağa alınan çalışan sayısının artabileceğini de belirten Şahin, yeni bir işkence olayının ülkenin itibarını zedelemiş olmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Ancak Ceber özür dilemenin oğlunu geri getirmeyeceğini söyledi ve onun ölümünden sorumlu herkesin adalet huzuruna çıkarılması konusunda ısrar etti.

Ali Ceber Türkiye'de İngilizce yayınlanan Zaman gazetesinin aktardığı sözlerinde, "Engin'in katillerinin en kısa zamanda cezalandırılmasını istiyorum." diyerek şöyle devam etti: "Devlet güvenlik görevlilerini kızağa çekmek hiçbir şeyi çözmez. Çok yakında görevlerine geri dönecekler."

İnsan hakları örgütlerinin sert eleştirileri ve Türkiye'nin bir gün katılmayı umut ettiği AB'den gelen baskılar sonucunda Ankara, yıllarca önce işkence ve kötü muameleye "sıfır tolerans" politikası uygulayacağını duyurmuştu.

Türkiye İnsan Hakları derneği tarafından yakın tarihte yayınlanan verilere dayanarak verdiği haberde Zaman, geçen yıl şikayet sayısının 1.202'den 678'e düştüğünü bildiriyor.

Ancak insan hakları örgütleri Türkiye'nin daha fazlasını yapması gerektiği konusunda ısrar ediyorlar.

Uluslararası Af Örgütü Cumartesi günü yaptığı açıklamada, "Engin Ceber'in ölümü, işlence ve kötü muamelenin Türkiye hapishanelerinde hala yaşanmakta olduğunun bir kanıtıdır." dedi. Türk hak savunucu dernekleri de Şahin'e şüpheli saldırganlara karşı harekete geçmekte geç kalmadığı için övgüde bulundular.

MAZLUM-DER başkanı Ömer Faruk Gergenlioğlu, "Ceber'e işkence etmekle suçlanan yetkilileri kızağa alma kararının, hükümetin verdiği sözleri gerçekleştirmede yeni bir başlangıç yapacağına dair umutları yeniden canlandıracağına inanıyorum." dedi.

Ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri konuyu meclis gündemine aldırdı ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın istifasını istedi.

Bu içerik SETimes.com için hazırlanmıştır.

Read more...

Türkiye, ordunun kuzey Irak'a sınır ötesi harekat düzenleme yetkisini uzattı

>> петък, 10 октомври 2008 г.

09/10/2008

ANKARA, Türkiye -- Milletvekilleri, ordunun kuzey Irak'a sınır ötesi harekat düzenleme yetkisini bir yıl daha uzatan bir öneriyi 8 Ekim Çarşamba günü onayladılar. Mevcut yetki 17 Ekim'de sona erecek. Mevcut yetki 17 Ekim'de sona erecek. Karar, 511'e karşı 18'lik rekor bir çoğunlukla kabul edildi. Uzatma, orduya terörist Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) kuzey Irak'taki üslerine hem hava hem de kara harekatı düzenleme yetkisi veriyor. Terörle Mücadele Yüksek Kurulu'nun (YMYK), kuzey Irak'a girilmesi de dahil olmak üzere PKK'ya karşı alınacak tedbirleri görüşmek üzere Perşembe günü toplanması bekleniyor. TMYK, muhalefetteki Milliyetçi Hareket Partisi'nin ülkeye terörist girişini durdurmak umuduyla Türkiye ie Irak arasında bir tampon bölge oluşturma önerisini de görüşecek.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın açıklamasına göre, meclis oylamasından kısa bir süre önce, Türkiye'nin güneydoğusundaki Diyarbakır'da bir polis aracına kimliği belirsiz kişilerce düzenlenen saldırı sonucunda dört polis memuru ile bir sivil şoför şehit olurken, 20 kişi de yaralandı. Saldırının sorumluluğunu henüz üstlenen olmadı.

Yüne Çarşamba günü, ordudan yapılan açıklamaya göre güneydoğudaki Şırnak ilinde Türk güvenlik güçleriyle çatışmaya giren dört PKK üyesi ölü olarak ele geçirildi. (Milliyet, Radikal, Cumhuriyet, Zaman, Sabah - 09/10/08; Anadolu Ajansı, CNN Turk, NTV, Hürriyet, Reuters - 08/10/08)

setimes

Read more...

Bebek ölümleri, Türkiye’de sağlık sistemiyle ilgili tartışmalara yol açıyor

>> четвъртък, 9 октомври 2008 г.

06/10/2008

İzmir’de bir devlet hastanesinde 24 saat içinde 13 bebeğin ölmesi üzerine savcılık inceleme başlattı. Geçtiğimiz ay ise Ankara’daki bir diğer hastanede 27 bebek ölmüştü. Sağlık bakanlığı, hastane enfeksiyonlarının gelişmiş ülkelerde bile görüldüğünü söylese de, tabipler birliği, bebek ölümlerinin sorumlusu olarak giderek bozulan sağlık sistemini işaret ediyor.

Ayhan Şimşek, Southeast European Times için yazdı -- 06/10/08

photo

Türkiye’de son üç ay içinde 50’den fazla bebek ölümü gerçekleşti. [AFP]

Türk hükümeti, geçtiğimiz ay İzmir’de bir devlet hastanesinde 24 saat içinde 13 bebeğin ölmesi üzerine bir inceleme başlattı. İzmir’de yaşanan olay, Ankara’daki Zekai Tahir Burak Hastanesinde – çoğu enfeksiyon sebebiyle olmak üzere – 27 bebeğin öldüğü bir diğer sağlık skandalından sadece birkaç hafta sonra gerçekleşti.

İncelemeden elde edilen ilk bulgulara göre, İzmir’deki Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde – ve Ankara’daki hastanede – yaşanan bebek ölümlerinin sebebi, damar yoluyla verilen sıvılar üzerinden yayılan bir enfeksiyon. İnceleme heyetine başkanlık eden İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyesi Profesör Doktor Recep Öztürk, inceleme heyetinin, enfeksiyona neden olan bakteriyi tespit ettiğini açıkladı. İzmir’deki hastanenin geçmiş kayıtlarını inceleyen heyet, doktorların ya da hastane personelinin ihmalinin söz konusu olmadığını ve yaşanan ölümleri "kaza" olarak nitelendirdiklerini söyledi.

Heyetin bulgularına rağmen halk, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ı istifa etmeye çağırıyor. Yerel basına göre, yaşanan bu trajik ölümler, ülkenin sağlık sistemindeki bozulmanın bir göstergesi. Milliyet gazetesi köşe yazarlarından Ece Temelkuran, sağlık sektöründe başarısız bir şekilde yönetildiği iddia edilen özelleştirme sürecini, profesyonel olmayan şirketlere yetki ve sorumluluk verilmesini, sağlık imkanlarının yetersizliğini ve yeni personelin yeterince eğitilmemesini eleştiriyor. Temelkuran’a göre Akdağ sorumluluğu üstlenerek istifa etmeli. Fakat bakan, pek çok kimsenin katıldığı bu çağrıyı dikkate almıyor.

Akdağ, Türkiye’de hastane enfeksiyonu sorunu yaşandığını kabul etmekle birlikte, bebek ölümlerini azaltmaya yönelik çabaların başarılı olduğunu iddia ediyor: "Bir tek bebeğin ya da annenin bile yaşamını yitirmesi bizleri çok üzer. Ama bu işin bir de rakamsal yönüne bakmak lazım."

"2003 yılında bebek ölümleri binde 29 iken, 2008’de ise (şu anki rakamlara göre) binde 17-18 oranında. Bu binlerce bebeğin yaşamının kurtulması demektir", diyen Akdağ, bu sayının yine de yüksek olduğunu ve bunu düşürmek için sürekli bir gayret içinde olacaklarını söyledi.

Bakana göre, Türkiye’de bebek ölümü oranı, gelişmekte olan diğer ülkelere kıyasla nispeten düşük. Ancak AB, aday ülke konumundaki Türkiye'nin sağlık sistemini uzun yıllardır eleştiriyor. Birlik, 2007 İlerleme Raporunda yeni doğan bebeklerde ölüm oranının "hâlâ yüksek" olduğunun altını çizmişti.

photo

Yaşanan trajediler nedeniyle halk, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın istifasını istiyor. [Getty Images]

BM istatistiklerine göre, AB üyesi ülkelerde bebek ölüm oranı ortalama olarak binde 5.84 düzeyinde. Türkiye’de ise bu oranın, Akdağ’ın iddialarından oldukça farklı olarak, binde 36.98 olduğu tahmin ediliyor.

İzmir Tabip Odası yetkilileri, bebek ölümlerinde son dönemde yaşanan artış için sağlık bakanlığını ve sağlık politikalarını sebep gösterdi. Oda başkanı Suat Kaptaner, "İzmir’deki doğumevlerine kabul edilen hasta sayısı kapasitenin üzerinde. Türkiye genelinde yeterli sayıda doğumevi ve doğum uzmanımız yok", dedi. Kaptaner ayrıca ailelere "en az üç çocuk" sahibi olma çağrısında bulunan hükümeti de eleştirdi.

Kaptaner, "Yeterli düzeyde sağlık hizmetinin olmadığı ve yoksulluğun bu denli yaygın olduğu günümüz koşullarında, insanların en az üç çocuk sahibi olmalarını nasıl bekleyebilirsiniz? Yeterli personelimiz yok", dedi.

Muhalefet, yaşanan trajik olaylarla ilgili olarak parlamentoya soru önergesi sundu. Cumhuriyet Halk Partisi İzmir milletvekili Selçuk Ayhan, sağlık bakanlığında üst düzey pozisyonlara yapılan siyasi atamaların, yaşanan son olaylarda bir payı olup olmadığını sordu.

Hükümet üzerinde giderek artan kamuoyu baskısı ve siyasi baskılar, yetkilileri doğumevlerinde reform sürecine gitmeyi değerlendirmek zorunda bırakıyor. Sağlık bakanlığı, devlet hastaneleri ve özel hastanelerin temsilcileri için Ekim ayı sonunda bir toplantı düzenleyecek. Toplantının amacı, hastanelerin – personel düzeyleri ve yatak sayısı, kuvöz ve diğer tıbbi malzemeler gibi – temel ihtiyaçlarının tespit edilmesi olacak. Bakanlık, sağlık merkezlerinin taleplerini karşılamayı, görevli personeli yeniden dağıtmayı ve devlet hastaneleri ile özel hastaneler arasındaki hasta akışını koordine etmeyi planlıyor.

Bu içerik SETimes.com için hazırlanmıştır.

Read more...

Türk lider Erdoğan'dan, kuzey Irak'ta PKK'ya karşı baskın tehdidi

photo

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Salı günü yaptığı açıklamada, "Böyle bir operasyon, gerektiği takdirde, sivilleri veya Irak'ın bütünlüğü ve siyasi birliğini hedef almayacaktır. Tek hedef terör örgütü PKK olacaktır." dedi. [Getty Images]

08/10/2008

ANKARA, Türkiye -- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 7 Ekim Salı günü yaptığı açıklamada, Türk ordusunun kuzey Irak'ta terörist PKK üyelerine karşı bir sınır ötesi harekat düzenleyebileceği konusunda uyardı. Erdoğan'ın sözleri, PKK'nın Türkiye'nin Hakkari ilindeki bir jandarma karakoluna düzenlediği ve 17 askerin şehit olduğu saldırıdan dört gün sonra geldi. Başbakan, lideri olduğu iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partili (AKP) milletvekillerine hitaben yaptığı konuşmada, "Şunu bir kez daha ifade etmek isterim ki böyle bir operasyon gerektiği takdirde, sivilleri veya Irak'ın bütünlüğü ve siyasi birliğini hedef almayacaktır. Tek hedef terör örgütü PKK olacaktır." dedi. Çarşamba günü, parlamento ordunun kuzey Irak'a sınır ötesi harekat düzenleme yetkisini bir yıl daha uzatan bir öneriyi oylayacak

Yine Salı günü, muhalefetteki Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) genel başkanı Mehmet Bahçeli teröristlerin girmesini önlemek amacıyla Türkiye ile Irak arasında bir tampon bölge oluşturulmasını önerdi. Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek kabinenin öneriyi değerlendireceğini söyledi.

Genelkurmay başkanlığı İnternet sitesinde Salı günü yapılan açıklamada, Cuma günkü saldırı sonrasında başlatılan askeri operasyonda iki PKK üyesinin daha ölü olarak ele geçirildiği bildirildi. Böylece toplam ölü militan sayısı 25'e ulaştı. (Milliyet, Radikal, Cumhuriyet - 08/10/08; Anadolu Ajansı, Hürriyet, Turkish Press, CNN Türk, NTV - 07/10/08)

Read more...

Turk news BG-tr lang,07.10.08

>> вторник, 7 октомври 2008 г.

photo

İstanbul'da, Türk şeref kıtası Pazar günü silah arkadaşlarının bayrağa sarılı tabutlarını taşırken görülüyor. Türkiye'nin güneydoğusunda Cuma günü PKK'lı teröristlerle meydana gelen çatışmada 15 asker şehit oldu, 20 asker de yaralandı. [Getty Images]

*

Türkiye kuzey Irak'taki PKK hedeflerini bombaladı

06/10/2008

ANKARA, Türkiye -- Türk Genelkurmay Başkanlığından Pazar günü yapılan açıklamada, savaş uçaklarının 4 Ekim Cumartesi günü kuzey Irak'taki Kürdistan İşçi Partisi'ne (PKK) ait hedefleri bombaladıkları bildirildi. Bombardıman, PKK'lı teröristlerin Cuma günü ülkenin güneydoğusundaki Hakkari ilinin Şemdinli ilçesine bağlı bir sınır kasabasındaki bir jandarma karakoluna düzenledikleri ve 15 Türk askerinin şehit olduğu saldırı üzerine gerçekleşti. Bildiride, "Operasyonlarda yalnızca terör örgütü PKK hedef alınmış ve sivillere zarar gelmemesi için her türlü önlem alınmıştır" ifadesi de yer aldı.

Pazar günü, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız kuzey Irak'taki liderleri bölücü PKK militanlarına göz yummakla suçladı. Düzenlediği basın toplantısında "Kuzey Irak yönetiminden hiçbir destek görmüyoruz. Bölücülere hastane ve yol gibi altyapı olanakları sağlıyorlar." diyen Iğsız şöyle devam etti: "Bizim beklentimiz PKK'nın Irak makamları tarafından terör örgütü kabul edilmesi ve bölücülere yapılan yardımın kesilmesi yönündedir."

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Iraklı mevkidaşı Celal Talabani ile Cumartesi günü yaptığı telefon görüşmesinde, Türkiye'ye Irak topraklarından düzenlenen saldırıları önlemek için gerekli bütün tedbirlerin alınması yönünde çağrıda bulundu. Pazar günü, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon Cuma günkü terör saldırısını kınayan bir bildiri yayınladı. (Zaman, Milliyet, Radikal - 06/10/08; NTV, AFP, CNN Türk, Anadolu Ajansı, Hürriyet - 05/10/08)

*

Türkiye'de meydana gelen kamyon kazasında 18 kaçak göçmen öldü; Yunanistan kaçak göçmenleri yakaladı

06/10/2008

ANKARA, Türkiye -- Türkiye'nin batısında 5 Ekim Pazar günü kaçak göçmen yüklü bi kamyonun takla atması sonucunda 18 kişi öldü, 23 kişi yaralandı. Kaza, Tekirdağ ilinin Malkara ilçesi yakınlarında sürücünün aracın kontrolünü kaybetmesi sonucu meydana geldi. Başka aracın yer almadığı kazada, sürücü kaza yerini terk ederek kaçtı. Yetkililer, çoğunluğu Afganistan ve Burma'dan gelen göçmenlerin gizlice Yunanistan'a girmeyi planladığı görüşündeler.

Diğer yandan Pazar günü, yetkililerin açıklamalarına göre Yunan sahil güvenliği Ege'nin doğusunda düzenledikleri eşgüdümlü br operasyonda 101 kaçak göçmen yakaladılar. Sahil güvenlik yetkililerinin açıklamalarına göre, Türkiye'den tekneyle gelen kaçakçılar, çoğunluğu Afganistan ve Irak'tan gelen göçmenleri küçük botlarla Samos ve Farmakonisi adalarının yanı sıra iki adet kayalığa bıraktılar. Operasyonda göçmenlerin onunu kaçak yoldan Yunanistan'a soktuğundan şüphelenilen bir Türk de gözaltına alındı. (Anadolu Ajansı, CNN Türk, NTV, Hürriyet, Reuters, RIA Novosti, ANA-MPA, ERT, DPA - 05/10/08)

Read more...

Türk blogcular İnternet yasaklarına karşı kampanya başlattılar wkins'in web

>> събота, 4 октомври 2008 г.

03/10/2008

Çok sayıda Türk, aralarında YouTube, WordPress.com, Google Gruplar ve daha yakın tarihte tanınmış İngiliz yazar Richard Dawkins'in web sitesinin de yer aldığı yüzlerce İnternet sitesine uygulanan yasaklardan bıkmış durumda.

Southeast European Times için Ayhan Şimşek'in haberi -- 03/10/08

photo

İngiliz yazar Richard Dawkins. [Getty images]

İnternet yasakları, yasalardaki delikler ve mevzuatın muğlaklığı yüzünden Türkiye'de sık rastlanan bir olay haline geldi. Sadece bu yıl, Haberleşme Müdürlüğü veya mahkemelere iletilen şikayetler üzerine yetkililer en az 1.112 siteye erişimi engellediler. En son olayda, tanınmış bir evrim teorisyeni olan Richard Dawkins'in web sitesi de bunlara eklendi.

İstanbul'daki bir mahkeme, Yaradılış Atlası adlı evrim karşıtı bir metnin yazarı olan Adnan Oktar'ın kişiliğine hakaret edildiği yönündeki iddiası üzerine geçen ay www.richarddawkins.net sitesini yasakladı. Oktar'ın kitabında, evrimsel değişimden etkilenmeyen hayvanları gösterdiği öne sürülen resimler yer alıyor.

Oktar kitabında, "Bu canlılar, yapılarında en ufak bir değişim olmadan milyonlarca yıl hayatta kalmayı başarmışlardır. Bu böceklerin asla değişmemesi, asla evrim geçirmediklerinin bir işaretidir." diyor.

Ancak Dawkins'e göre, kitapta yer alan "hayvanların" bazıları aslında balıkçılıkta kullanılan zokalar olmakla birlikte diğerleri de Oktar tarafından yanlış tanımlanmış.

Blogcular yasak konusunda son derece kızgınlar. Sansuresansur.org sitesinde yazab Tinca "yeni bir kitap yakma uygulaması" olarak tanımladığı olayı topa tutarak "Orta Çağa hoşgeldiniz." diyor. Ankara'da yaşayan bir öğrenci olan Baroni, okurları "İnternet haklarını aramaya" çağırıyor. Türkiye'nin uluslararası imajının yasaklar yüzünden yara aldığını söyleyen Baroni, ülkenin Pakistan ve Suudi Arabistan gibi ülkelerle aynı kefeye konma riskiyle karşı karşıya olduğunu da ekliyor.

Yazar, gelecekte Türklerin Facebook kullanmasına bile izin verilmeyeceği, tek sosyal ağ seçeneğinin İslamcı bekarlara yönelik bir site olan habibmol.com olacağını ileri sürüyor.

Eksisozluk, bilim öğrenmek isteyen Türklerin Richard Dawkins'in sitesine erişemeyeceklerini, onlara yardım edecek bir Adnan Oktar'ları olduğu için şanslı olduklarını söyleyerek işi şakaya vuruyor. "Harun Yahya"nın (Oktar'ın yazarlık adı) kitapları ücretsiz olarak dağıtıldıkça İnternet'e gerek bile yok ki!

Emre Kızılkaya genç bir Türk gazeteci. Istanbullian adlı blogunda Kızılkaya, Dawkins yasağını eleştiriyor ve Türk toplumundaki daha büyük bir soruna karşı uyarıyor.

Kızılkaya, "Belki de bizde yasaklama kültürü var. Yasak kelimesi ile Türkiye'de bazı insanları rahatlatmaya yetiyor." diyor. Kanıt olarak da 20 adet uyarı levhası resmi koyuyor. Bunlarda, tükürme, el ele tutuşma, bitkiler üzerine yazı yazma, tenis kortunda futbol oynama, gaz kaçaklarında çakmak veya kibrit kullanma, tuvalete doğru oturma veya hayırsız sevgili yüzünden intihar etme konusunda konmuş yasaklar görülüyor.

Yeni bir blog, yasaklisiteler, İnternet yasaklarını izlemeyi hedefliyor. Siteye göre, Dawkins yasağı ateizm.org gibi evrimci web sitelerine konan daha önceki yasakları izliyor. Blogda, Türkiye'nin yalnızca porno veya şiddet içeren web sitelerini değil, baskın siyasi sistem ve dini inançlara karşı gelen siteleri de yasakladığı ileri sürülüyor.

Bu içerik SETimes.com için hazırlanmıştır.

Read more...

PACE, Kıbrıs Rumlarını Kıbrıs Türkleriyle ticarete yönelik itirazlarını geri çekmeye çağırdı

>> петък, 3 октомври 2008 г.

02/10/2008

STRAZBURG, Fransa -- Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (PACE), Kıbrıs Rumlarını Kıbrıs Türkleri ve AB ile adanın kuzey kesimindeki limanlar üzerinden serbest ve doğrudan ticarete yönelik itirazlarını geri çekmeye çağıran bir rapor ve ilgili kararı 1 Ekim Çarşamba günü onayladı. Kararda ayrıca, Kıbrıs Rumlarına Kıbrıs Türklerinin kültür, eğitim, spor ve gençlik değişim programları yoluyla gerçekleştirdikleri artan uluslararası temaslar siyasi amaçlara hizmet etmediği ve adayı yeniden birleştirme amaçlı çabalarla uyumlu olmadığı üzere bu tür temasları kabul etmeleri yönünde çağrıda da bulunuldu.

Yine Çarşamba günü, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat Avrupa Konseyi'nin lideri olduğu toplumun ekonomik ve siyasi izolasyonuna son verilmesine yardım etmek için daha fazla çaba gösterebileceğini söyledi. PACE'ye hitaben yaptığı konuşmada Talat, Konseyin Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanı Demetris Hristofiyas'a Kıbrıs Türklerine uygulanan "bütün kısıtlamaları kaldırması" yönünde baskı yapması gerektiğini de belirtti. Kıbrıs Türk lider sorunun kendi görüşüne göre Kıbrıs Rum liderlerinin Türk mevkidaşlarını denk görmemelerinde yattığını kaydetti. Talat, "Kıbrıs'ta, eşit statüye sahip iki devletten oluşan yeni bir ortaklık devleti kurmak istiyoruz. Kıbrıs Türklerinin yaşadığı izolasyonun en ciddi yönlerinden biri, siyasi görüşlerini uluslararası arenada ifade edememeleri olduğunu da sözlerine ekledi.

Kıbrıs Türk lider, bir diğer ciddi sorunun da Kıbrıs Rumlarının egemenliği paylaşma konusundaki isteksizlikleri olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı, Kıbrıs Türklerinin iki eşit devletten oluşan iki toplumlu ve siyasi açıdan eşit bir modele dayalı bir yeniden birleşme çözümü istediklerini de kaydetti. Talat ayrıca PACE milletvekillerini, adanın Kıbrıs Türk kontrolü altındaki kuzey kesiminde limanlar açılmasına izin veren bir Türk planına destek içeren bir karar yayınlamaya da çağırdı. (Anadolu Ajansı, Hürriyet, Milliyet, AP - 01/10/08)

setimes

Read more...

  © Blogger template Webnolia by Ourblogtemplates.com 2009

Back to TOP