Türkiye'nin terörle mücadele stratejisi gözden geçiriliyor

>> събота, 18 октомври 2008 г.

17/10/2008

Türkiye'nin siyasi ve askeri liderleri, son yaşanan terör saldırıları ve artan kamuoyu baskısı sonrasında PKK ile mücadele stratejilerini gözden geçiriyorlar.

Southeast European Times için Ayhan Şimşek'in analizi-- 17/10/08

photo

Türk ordusu Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, "Bölücü terör örgütünün yaptıklarını başarılı eylemler olarak sunanlar, dökülen ve dökülecek kanlardan sorumludurlar." dedi. [Getty Images]

Türk silahlı kuvvetleriyle PKK arasında 16 Ekim Perşembe günü meydana gelen yeni bir çatışmada beş asker şehit oldu ve 15 asker yaralandı. Genelkurmaydan yapılan açıklamaya göre, terörist örgütün beş üyesi de ölü olarak ele geçirildi. Son saldırılar, bu ay yaşanan diğer ölümlü olaylardan hemen sonra meydana geldi.

3 Ekim'de Türk ordusuna ait bir karakola düzenlenen bir saldırıda 17 asker şehit olması ve 8 Ekim'de Diyarbakır'da bir polis servis otobüsüne pusu kurulması sonucu beş polisin ölmesi hükümet ve ordu üzerinde büyük bir kamuoyu baskısı oluşturdu. Son ölümcül terör saldırıları dalgası Türkiye'nin siyasi ve askeri liderlerini ülkenin terörle mücadele stratejisini revize etmeye başlamak zorunda bıraktı.

Orduyu güçlü şekilde eleştiren Türk Taraf gazetesinde çıkan haberlere göre, Silahlı Kuvvetler PKK'nın 3 Ekim'de Aktütün karakoluna saldırı hazırlığı yaptığının farkındaydı. Bölgeden gelen gizli askeri raporlara dayandan Taraf, ordunun yaptığı ciddi yanlışların ağır can kaybına yol açtığını iddia ediyor. Diğer yerel medya kuruluşlarının da bu hafta raporlara atıfta bulunmaları silahlı kuvvetler üzerindeki kamuoyu baskısını artırdı.

Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ Çarşamba günü düzenlediği basın toplantısında haberleri sert bir dille eleştirdi. Başbuğ medyayı, yanlış bilgilere dayanarak orduya kendi deyimiyle "meşru eleştirinin sınırlarını aşarak" "sistemli bir şekilde saldırmakla" suçladı.

"Bölücü terör örgütünün yaptıklarını başarılı eylemler olarak sunanlar, dökülen ve dökülecek kanlardan sorumludurlar." diyen Başbuğ şöyle devam etti: "Son sözüm budur. Herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde durmaya davet ediyorum."

Yeni strateji çağrıları

1984 yılından bu yana Türkiye'nin PKK'ya karşı sürdürdüğü mücadelenin neredeyse 40 bin cana mal olması, terörle mücadele büyük bir değişiklik yapılması yönünde çağrılara ve hükümetin başarısızlığı ve ordunun terörle mücadele çabalarındaki lider rolüne karşı açık eleştirilere yol açtı.

Güvenlik uzmanı Profesör Mahir Kaynak, PKK'ya karşı yirmi yıldır sürdürülen mücadelenin maliyetinin 75 milyar doları aştığını söyledi. Kaynak'a göre, Türkiye PKK'ya karşı daha iyi bir strateji izleyerek hazinedeki bu kaybı engelleseydi, bu para Güneydoğu Anadolu ve Türkiye'nin çehresini değiştirebilirdi.

Kaynak Türkiye'nin TRT devlet radyosunda yaptığı konuşmada, "Orduya terörle mücadelede baş rolü vermek yanlış bir hareketti. Tabii ki toprakları korumak için ve bir egemenlik işareti olarak bölgeye askeri güçlerin gönderilmesi gerekliydi. Ancak PKK'ya karşı mücadele sıradan askeri birlikler yerine özel güvenlik güçleri tarafından yürütülmeliydi." dedi.

Terörizmin kültürel, sosyal de ekonomik olmak üzere çeşitli boyutları olduğunu vurgulayan Kaynak, daha geniş bir strateji çağrısında bulundu ve Türkiye'nin terörle mücadele çabalarının PKK'nın şiddet dolu saldırılarına tepki vermekle sınırlı olmak yerine daha proaktif olması gerektiğini vurguladı.

Kürt sorunu konusunda tanınmış bir uzman ve Türkiye Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) eski müsteşar yardımcısı olan Cevat Önes siyasi çözüm gereğinin altını çizdi. NTV özel televizyonuna verdiği demeçte Önes, "PKK, on yıllardır süren Kürt sorununun nedeni değil, daha çok bir sonucudur." dedi.

"Toplumsal talepler siyasileri çözüm bulmaya itiyor, ancak siyasiler yeni politikalar geliştiremiyorlar." diyen Önes şöyle devam etti: "Kürt sorununun bazı dış bağlantıları vardır. Ancak temelde bir iş sorundur. Bu Türkiye'nin sorunudur." Uzman, Kürt sorununu çözmek için daha fazla demokratikleşme ve evrensel ilkelere dayalı yeni bir anayasa önerdi.

Türkiye'nin iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ülkedeki etnik Kürt vatandaşlara karşı yeni bir açıklık politikası sözü vermesine karşın, PKK'nın saldırıları halkın öfkesini artırmakta ve demokrasi reformlarını sınırlamaktadır.

Terörle mücadele operasyonlarının daha iyi koordinasyonu

Türkiye'nin siyasi ve askeri liderleri bu hafta örgütle mücadelede, sivillerin karar alma mekanizalarında kademeli olarak daha fazla rol alacakları yeni bir yaklaşım da dahil olmak üzere, yeni tedbirler alınması konusunda anlaştılar.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yüksek rütbeli komutanlar ve ilgili bakanlardan oluşan Terörle Mücadele Yüksek Kurulu (TMYK), içişleri bakanlığı bünyesinde görev yapacak yeni bir terörle mücadele koordinasyon organı kurma kararı aldı.

Yeni birim terörle mücadelede stratejik planlamadan sorumlu olacak, sivil güvenlik birimleriyle ordu arasında istihbarat paylaşımını kolaylaştıracak ve sivil yetkililer ve ordu subayları arasında düzenli toplantılar düzenleyecek. Gözlemciler bölüme bir ordu subayının yerine üst düzey bir sivil bürokratın başkanlık etmesini bekliyorlar.

Yeni bir terörle mücadele koordinasyon organı oluşturma fikri ordudan da destek gördü. Başbuğ geçen sene yaptığı bir konuşmada, güvenlik teşkilatları, istihbarat birimleri ve hükümet yetkilileri arasında diyalog ve koordinasyon eksikliğinin terörle mücadelenin başlıca sorunlarından biri olduğunu söylemişti.

Terörle mücadele stratejisinde yapılan revizyon kapsamında, TMYK'nin önümüzdeki haftalarda da toplantılarını sürdürmesi bekleniyor. Kurulu bekleyen zorlu konular arasında ordunun sahadaki terörle mücadele operasyonları sırasında daha fazla yetki talebi de yer alıyor.

Ordu subayları, AB tarafından başlatılan bazı reformların gerekli güvenlik operasyonlarındaki yetkilerini azalttığını ileri sürüyorlar. Reformlar kapsamında, askerlerin şahıs veya özel mülkte arama yapmaları için savcılıktan izin almaları gerekiyor ve bu da ordunun sona ermesini istediği bir handikap oluşturuyor. Asker ayrıca, PKK militanları arasındaki haberleşmeyi kesmek ve uzaktan kumandalı bombaları safdışı bırakmak için sorunlu bölgelerde haberleşmeyi kısıtlamak da istiyor. Diğer talepler arasında terör zanlılarının gözaltı sürelerinin uzatılması ve ordunun PKK'ya mesaj taşımakla suçladığı avukatlarla görüşme haklarının sınırlandırılması yer alıyor.

AKP hükümeti AB üyeleri İspanya ve İngiltere'nin son dönemde güçlendirilen terörle mücadelerini inceleyeceğini ve AB standartlarına uygun yeni yasalar çıkarmayı planladığını söylüyor.

Bu içerik SETimes.com için hazırlanmıştır.

Read more...

Türkiye gözaltında ölen eylemci için özür diledi

>> четвъртък, 16 октомври 2008 г.

15/10/2008

Türkiye adalet bakanı, solcu bir eylemcinin iddialara göre gözaltında işkenceden ölmesi sonrasında 19 cezaevi çalışanının görevden alındığını söyledi.

(The Guardian, Zaman - 15/10/08; AP, Reuters, DPA, BBC, Hürriyet - 14/10/08; Uluslararası Af Örgütü - 10/10/08)

photo

Türkiye Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, hükümetin geçtiğimiz hafta Engin Ceber'in dayaktan ölmesiyle ilgili olarak 19 yetkilinin kızağa alındığını söyledi.

Türkiye adalet bakanı 14 Ekim Salı günü eşi görülmemiş bir hareket yaparak, yetkililerin tutuklanması sonrasında işkence gördüğünü iddia ettikleri siyasi bir eylemcinin geçtiğimiz günlerde ölümünden ötürü özür diledi. Bakan, bugüne kadar 19 kişinin görevden alındığını söyledi.

29 yaşındaki Engin Ceber, bir yıl önce 17 yaşındaki Ferhat Gerçek'i vurarak felç olmasına yol açan polis memurlarının cezalandırılmamasını protesto etmek amacıyla 28 Eylül'de İstanbul'da düzenlenen gösteride tutuklanan dört solcudan biriydi.

Ceber Cumartesi gecesi beyin kanamasından hastanede yaşamını yitirdi. İnsan hakları örgütleri polis ve cezaevi çalışanlarının Ceber'i sürekli olarak dövdüklerini ileri sürdüler.

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin Salı günü yaptığı açıklamada, sürmekte olan soruşturmanın Ceber'in gözaltında bulunduğu süre içinde "kötü muamele" gördüğü yönündeki iddiaları doğruladığını söyledi.

Ankara'da yaptığı konuşmada Şahin, "Ailesinden ve akrabalarından hükümetin adına özür diliyorum." diyerek şöyle devam etti: "Olayda sorumlu olan herkesi bulma çabalarımızı sürdürüyoruz."

Soruşturma genişledikçe, kızağa alınan çalışan sayısının artabileceğini de belirten Şahin, yeni bir işkence olayının ülkenin itibarını zedelemiş olmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Ancak Ceber özür dilemenin oğlunu geri getirmeyeceğini söyledi ve onun ölümünden sorumlu herkesin adalet huzuruna çıkarılması konusunda ısrar etti.

Ali Ceber Türkiye'de İngilizce yayınlanan Zaman gazetesinin aktardığı sözlerinde, "Engin'in katillerinin en kısa zamanda cezalandırılmasını istiyorum." diyerek şöyle devam etti: "Devlet güvenlik görevlilerini kızağa çekmek hiçbir şeyi çözmez. Çok yakında görevlerine geri dönecekler."

İnsan hakları örgütlerinin sert eleştirileri ve Türkiye'nin bir gün katılmayı umut ettiği AB'den gelen baskılar sonucunda Ankara, yıllarca önce işkence ve kötü muameleye "sıfır tolerans" politikası uygulayacağını duyurmuştu.

Türkiye İnsan Hakları derneği tarafından yakın tarihte yayınlanan verilere dayanarak verdiği haberde Zaman, geçen yıl şikayet sayısının 1.202'den 678'e düştüğünü bildiriyor.

Ancak insan hakları örgütleri Türkiye'nin daha fazlasını yapması gerektiği konusunda ısrar ediyorlar.

Uluslararası Af Örgütü Cumartesi günü yaptığı açıklamada, "Engin Ceber'in ölümü, işlence ve kötü muamelenin Türkiye hapishanelerinde hala yaşanmakta olduğunun bir kanıtıdır." dedi. Türk hak savunucu dernekleri de Şahin'e şüpheli saldırganlara karşı harekete geçmekte geç kalmadığı için övgüde bulundular.

MAZLUM-DER başkanı Ömer Faruk Gergenlioğlu, "Ceber'e işkence etmekle suçlanan yetkilileri kızağa alma kararının, hükümetin verdiği sözleri gerçekleştirmede yeni bir başlangıç yapacağına dair umutları yeniden canlandıracağına inanıyorum." dedi.

Ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri konuyu meclis gündemine aldırdı ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın istifasını istedi.

Bu içerik SETimes.com için hazırlanmıştır.

Read more...

Türkiye, ordunun kuzey Irak'a sınır ötesi harekat düzenleme yetkisini uzattı

>> петък, 10 октомври 2008 г.

09/10/2008

ANKARA, Türkiye -- Milletvekilleri, ordunun kuzey Irak'a sınır ötesi harekat düzenleme yetkisini bir yıl daha uzatan bir öneriyi 8 Ekim Çarşamba günü onayladılar. Mevcut yetki 17 Ekim'de sona erecek. Mevcut yetki 17 Ekim'de sona erecek. Karar, 511'e karşı 18'lik rekor bir çoğunlukla kabul edildi. Uzatma, orduya terörist Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) kuzey Irak'taki üslerine hem hava hem de kara harekatı düzenleme yetkisi veriyor. Terörle Mücadele Yüksek Kurulu'nun (YMYK), kuzey Irak'a girilmesi de dahil olmak üzere PKK'ya karşı alınacak tedbirleri görüşmek üzere Perşembe günü toplanması bekleniyor. TMYK, muhalefetteki Milliyetçi Hareket Partisi'nin ülkeye terörist girişini durdurmak umuduyla Türkiye ie Irak arasında bir tampon bölge oluşturma önerisini de görüşecek.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın açıklamasına göre, meclis oylamasından kısa bir süre önce, Türkiye'nin güneydoğusundaki Diyarbakır'da bir polis aracına kimliği belirsiz kişilerce düzenlenen saldırı sonucunda dört polis memuru ile bir sivil şoför şehit olurken, 20 kişi de yaralandı. Saldırının sorumluluğunu henüz üstlenen olmadı.

Yüne Çarşamba günü, ordudan yapılan açıklamaya göre güneydoğudaki Şırnak ilinde Türk güvenlik güçleriyle çatışmaya giren dört PKK üyesi ölü olarak ele geçirildi. (Milliyet, Radikal, Cumhuriyet, Zaman, Sabah - 09/10/08; Anadolu Ajansı, CNN Turk, NTV, Hürriyet, Reuters - 08/10/08)

setimes

Read more...

Bebek ölümleri, Türkiye’de sağlık sistemiyle ilgili tartışmalara yol açıyor

>> четвъртък, 9 октомври 2008 г.

06/10/2008

İzmir’de bir devlet hastanesinde 24 saat içinde 13 bebeğin ölmesi üzerine savcılık inceleme başlattı. Geçtiğimiz ay ise Ankara’daki bir diğer hastanede 27 bebek ölmüştü. Sağlık bakanlığı, hastane enfeksiyonlarının gelişmiş ülkelerde bile görüldüğünü söylese de, tabipler birliği, bebek ölümlerinin sorumlusu olarak giderek bozulan sağlık sistemini işaret ediyor.

Ayhan Şimşek, Southeast European Times için yazdı -- 06/10/08

photo

Türkiye’de son üç ay içinde 50’den fazla bebek ölümü gerçekleşti. [AFP]

Türk hükümeti, geçtiğimiz ay İzmir’de bir devlet hastanesinde 24 saat içinde 13 bebeğin ölmesi üzerine bir inceleme başlattı. İzmir’de yaşanan olay, Ankara’daki Zekai Tahir Burak Hastanesinde – çoğu enfeksiyon sebebiyle olmak üzere – 27 bebeğin öldüğü bir diğer sağlık skandalından sadece birkaç hafta sonra gerçekleşti.

İncelemeden elde edilen ilk bulgulara göre, İzmir’deki Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde – ve Ankara’daki hastanede – yaşanan bebek ölümlerinin sebebi, damar yoluyla verilen sıvılar üzerinden yayılan bir enfeksiyon. İnceleme heyetine başkanlık eden İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyesi Profesör Doktor Recep Öztürk, inceleme heyetinin, enfeksiyona neden olan bakteriyi tespit ettiğini açıkladı. İzmir’deki hastanenin geçmiş kayıtlarını inceleyen heyet, doktorların ya da hastane personelinin ihmalinin söz konusu olmadığını ve yaşanan ölümleri "kaza" olarak nitelendirdiklerini söyledi.

Heyetin bulgularına rağmen halk, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ı istifa etmeye çağırıyor. Yerel basına göre, yaşanan bu trajik ölümler, ülkenin sağlık sistemindeki bozulmanın bir göstergesi. Milliyet gazetesi köşe yazarlarından Ece Temelkuran, sağlık sektöründe başarısız bir şekilde yönetildiği iddia edilen özelleştirme sürecini, profesyonel olmayan şirketlere yetki ve sorumluluk verilmesini, sağlık imkanlarının yetersizliğini ve yeni personelin yeterince eğitilmemesini eleştiriyor. Temelkuran’a göre Akdağ sorumluluğu üstlenerek istifa etmeli. Fakat bakan, pek çok kimsenin katıldığı bu çağrıyı dikkate almıyor.

Akdağ, Türkiye’de hastane enfeksiyonu sorunu yaşandığını kabul etmekle birlikte, bebek ölümlerini azaltmaya yönelik çabaların başarılı olduğunu iddia ediyor: "Bir tek bebeğin ya da annenin bile yaşamını yitirmesi bizleri çok üzer. Ama bu işin bir de rakamsal yönüne bakmak lazım."

"2003 yılında bebek ölümleri binde 29 iken, 2008’de ise (şu anki rakamlara göre) binde 17-18 oranında. Bu binlerce bebeğin yaşamının kurtulması demektir", diyen Akdağ, bu sayının yine de yüksek olduğunu ve bunu düşürmek için sürekli bir gayret içinde olacaklarını söyledi.

Bakana göre, Türkiye’de bebek ölümü oranı, gelişmekte olan diğer ülkelere kıyasla nispeten düşük. Ancak AB, aday ülke konumundaki Türkiye'nin sağlık sistemini uzun yıllardır eleştiriyor. Birlik, 2007 İlerleme Raporunda yeni doğan bebeklerde ölüm oranının "hâlâ yüksek" olduğunun altını çizmişti.

photo

Yaşanan trajediler nedeniyle halk, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın istifasını istiyor. [Getty Images]

BM istatistiklerine göre, AB üyesi ülkelerde bebek ölüm oranı ortalama olarak binde 5.84 düzeyinde. Türkiye’de ise bu oranın, Akdağ’ın iddialarından oldukça farklı olarak, binde 36.98 olduğu tahmin ediliyor.

İzmir Tabip Odası yetkilileri, bebek ölümlerinde son dönemde yaşanan artış için sağlık bakanlığını ve sağlık politikalarını sebep gösterdi. Oda başkanı Suat Kaptaner, "İzmir’deki doğumevlerine kabul edilen hasta sayısı kapasitenin üzerinde. Türkiye genelinde yeterli sayıda doğumevi ve doğum uzmanımız yok", dedi. Kaptaner ayrıca ailelere "en az üç çocuk" sahibi olma çağrısında bulunan hükümeti de eleştirdi.

Kaptaner, "Yeterli düzeyde sağlık hizmetinin olmadığı ve yoksulluğun bu denli yaygın olduğu günümüz koşullarında, insanların en az üç çocuk sahibi olmalarını nasıl bekleyebilirsiniz? Yeterli personelimiz yok", dedi.

Muhalefet, yaşanan trajik olaylarla ilgili olarak parlamentoya soru önergesi sundu. Cumhuriyet Halk Partisi İzmir milletvekili Selçuk Ayhan, sağlık bakanlığında üst düzey pozisyonlara yapılan siyasi atamaların, yaşanan son olaylarda bir payı olup olmadığını sordu.

Hükümet üzerinde giderek artan kamuoyu baskısı ve siyasi baskılar, yetkilileri doğumevlerinde reform sürecine gitmeyi değerlendirmek zorunda bırakıyor. Sağlık bakanlığı, devlet hastaneleri ve özel hastanelerin temsilcileri için Ekim ayı sonunda bir toplantı düzenleyecek. Toplantının amacı, hastanelerin – personel düzeyleri ve yatak sayısı, kuvöz ve diğer tıbbi malzemeler gibi – temel ihtiyaçlarının tespit edilmesi olacak. Bakanlık, sağlık merkezlerinin taleplerini karşılamayı, görevli personeli yeniden dağıtmayı ve devlet hastaneleri ile özel hastaneler arasındaki hasta akışını koordine etmeyi planlıyor.

Bu içerik SETimes.com için hazırlanmıştır.

Read more...

Türk lider Erdoğan'dan, kuzey Irak'ta PKK'ya karşı baskın tehdidi

photo

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Salı günü yaptığı açıklamada, "Böyle bir operasyon, gerektiği takdirde, sivilleri veya Irak'ın bütünlüğü ve siyasi birliğini hedef almayacaktır. Tek hedef terör örgütü PKK olacaktır." dedi. [Getty Images]

08/10/2008

ANKARA, Türkiye -- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 7 Ekim Salı günü yaptığı açıklamada, Türk ordusunun kuzey Irak'ta terörist PKK üyelerine karşı bir sınır ötesi harekat düzenleyebileceği konusunda uyardı. Erdoğan'ın sözleri, PKK'nın Türkiye'nin Hakkari ilindeki bir jandarma karakoluna düzenlediği ve 17 askerin şehit olduğu saldırıdan dört gün sonra geldi. Başbakan, lideri olduğu iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partili (AKP) milletvekillerine hitaben yaptığı konuşmada, "Şunu bir kez daha ifade etmek isterim ki böyle bir operasyon gerektiği takdirde, sivilleri veya Irak'ın bütünlüğü ve siyasi birliğini hedef almayacaktır. Tek hedef terör örgütü PKK olacaktır." dedi. Çarşamba günü, parlamento ordunun kuzey Irak'a sınır ötesi harekat düzenleme yetkisini bir yıl daha uzatan bir öneriyi oylayacak

Yine Salı günü, muhalefetteki Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) genel başkanı Mehmet Bahçeli teröristlerin girmesini önlemek amacıyla Türkiye ile Irak arasında bir tampon bölge oluşturulmasını önerdi. Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek kabinenin öneriyi değerlendireceğini söyledi.

Genelkurmay başkanlığı İnternet sitesinde Salı günü yapılan açıklamada, Cuma günkü saldırı sonrasında başlatılan askeri operasyonda iki PKK üyesinin daha ölü olarak ele geçirildiği bildirildi. Böylece toplam ölü militan sayısı 25'e ulaştı. (Milliyet, Radikal, Cumhuriyet - 08/10/08; Anadolu Ajansı, Hürriyet, Turkish Press, CNN Türk, NTV - 07/10/08)

Read more...

Turk news BG-tr lang,07.10.08

>> вторник, 7 октомври 2008 г.

photo

İstanbul'da, Türk şeref kıtası Pazar günü silah arkadaşlarının bayrağa sarılı tabutlarını taşırken görülüyor. Türkiye'nin güneydoğusunda Cuma günü PKK'lı teröristlerle meydana gelen çatışmada 15 asker şehit oldu, 20 asker de yaralandı. [Getty Images]

*

Türkiye kuzey Irak'taki PKK hedeflerini bombaladı

06/10/2008

ANKARA, Türkiye -- Türk Genelkurmay Başkanlığından Pazar günü yapılan açıklamada, savaş uçaklarının 4 Ekim Cumartesi günü kuzey Irak'taki Kürdistan İşçi Partisi'ne (PKK) ait hedefleri bombaladıkları bildirildi. Bombardıman, PKK'lı teröristlerin Cuma günü ülkenin güneydoğusundaki Hakkari ilinin Şemdinli ilçesine bağlı bir sınır kasabasındaki bir jandarma karakoluna düzenledikleri ve 15 Türk askerinin şehit olduğu saldırı üzerine gerçekleşti. Bildiride, "Operasyonlarda yalnızca terör örgütü PKK hedef alınmış ve sivillere zarar gelmemesi için her türlü önlem alınmıştır" ifadesi de yer aldı.

Pazar günü, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız kuzey Irak'taki liderleri bölücü PKK militanlarına göz yummakla suçladı. Düzenlediği basın toplantısında "Kuzey Irak yönetiminden hiçbir destek görmüyoruz. Bölücülere hastane ve yol gibi altyapı olanakları sağlıyorlar." diyen Iğsız şöyle devam etti: "Bizim beklentimiz PKK'nın Irak makamları tarafından terör örgütü kabul edilmesi ve bölücülere yapılan yardımın kesilmesi yönündedir."

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Iraklı mevkidaşı Celal Talabani ile Cumartesi günü yaptığı telefon görüşmesinde, Türkiye'ye Irak topraklarından düzenlenen saldırıları önlemek için gerekli bütün tedbirlerin alınması yönünde çağrıda bulundu. Pazar günü, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon Cuma günkü terör saldırısını kınayan bir bildiri yayınladı. (Zaman, Milliyet, Radikal - 06/10/08; NTV, AFP, CNN Türk, Anadolu Ajansı, Hürriyet - 05/10/08)

*

Türkiye'de meydana gelen kamyon kazasında 18 kaçak göçmen öldü; Yunanistan kaçak göçmenleri yakaladı

06/10/2008

ANKARA, Türkiye -- Türkiye'nin batısında 5 Ekim Pazar günü kaçak göçmen yüklü bi kamyonun takla atması sonucunda 18 kişi öldü, 23 kişi yaralandı. Kaza, Tekirdağ ilinin Malkara ilçesi yakınlarında sürücünün aracın kontrolünü kaybetmesi sonucu meydana geldi. Başka aracın yer almadığı kazada, sürücü kaza yerini terk ederek kaçtı. Yetkililer, çoğunluğu Afganistan ve Burma'dan gelen göçmenlerin gizlice Yunanistan'a girmeyi planladığı görüşündeler.

Diğer yandan Pazar günü, yetkililerin açıklamalarına göre Yunan sahil güvenliği Ege'nin doğusunda düzenledikleri eşgüdümlü br operasyonda 101 kaçak göçmen yakaladılar. Sahil güvenlik yetkililerinin açıklamalarına göre, Türkiye'den tekneyle gelen kaçakçılar, çoğunluğu Afganistan ve Irak'tan gelen göçmenleri küçük botlarla Samos ve Farmakonisi adalarının yanı sıra iki adet kayalığa bıraktılar. Operasyonda göçmenlerin onunu kaçak yoldan Yunanistan'a soktuğundan şüphelenilen bir Türk de gözaltına alındı. (Anadolu Ajansı, CNN Türk, NTV, Hürriyet, Reuters, RIA Novosti, ANA-MPA, ERT, DPA - 05/10/08)

Read more...

Türk blogcular İnternet yasaklarına karşı kampanya başlattılar wkins'in web

>> събота, 4 октомври 2008 г.

03/10/2008

Çok sayıda Türk, aralarında YouTube, WordPress.com, Google Gruplar ve daha yakın tarihte tanınmış İngiliz yazar Richard Dawkins'in web sitesinin de yer aldığı yüzlerce İnternet sitesine uygulanan yasaklardan bıkmış durumda.

Southeast European Times için Ayhan Şimşek'in haberi -- 03/10/08

photo

İngiliz yazar Richard Dawkins. [Getty images]

İnternet yasakları, yasalardaki delikler ve mevzuatın muğlaklığı yüzünden Türkiye'de sık rastlanan bir olay haline geldi. Sadece bu yıl, Haberleşme Müdürlüğü veya mahkemelere iletilen şikayetler üzerine yetkililer en az 1.112 siteye erişimi engellediler. En son olayda, tanınmış bir evrim teorisyeni olan Richard Dawkins'in web sitesi de bunlara eklendi.

İstanbul'daki bir mahkeme, Yaradılış Atlası adlı evrim karşıtı bir metnin yazarı olan Adnan Oktar'ın kişiliğine hakaret edildiği yönündeki iddiası üzerine geçen ay www.richarddawkins.net sitesini yasakladı. Oktar'ın kitabında, evrimsel değişimden etkilenmeyen hayvanları gösterdiği öne sürülen resimler yer alıyor.

Oktar kitabında, "Bu canlılar, yapılarında en ufak bir değişim olmadan milyonlarca yıl hayatta kalmayı başarmışlardır. Bu böceklerin asla değişmemesi, asla evrim geçirmediklerinin bir işaretidir." diyor.

Ancak Dawkins'e göre, kitapta yer alan "hayvanların" bazıları aslında balıkçılıkta kullanılan zokalar olmakla birlikte diğerleri de Oktar tarafından yanlış tanımlanmış.

Blogcular yasak konusunda son derece kızgınlar. Sansuresansur.org sitesinde yazab Tinca "yeni bir kitap yakma uygulaması" olarak tanımladığı olayı topa tutarak "Orta Çağa hoşgeldiniz." diyor. Ankara'da yaşayan bir öğrenci olan Baroni, okurları "İnternet haklarını aramaya" çağırıyor. Türkiye'nin uluslararası imajının yasaklar yüzünden yara aldığını söyleyen Baroni, ülkenin Pakistan ve Suudi Arabistan gibi ülkelerle aynı kefeye konma riskiyle karşı karşıya olduğunu da ekliyor.

Yazar, gelecekte Türklerin Facebook kullanmasına bile izin verilmeyeceği, tek sosyal ağ seçeneğinin İslamcı bekarlara yönelik bir site olan habibmol.com olacağını ileri sürüyor.

Eksisozluk, bilim öğrenmek isteyen Türklerin Richard Dawkins'in sitesine erişemeyeceklerini, onlara yardım edecek bir Adnan Oktar'ları olduğu için şanslı olduklarını söyleyerek işi şakaya vuruyor. "Harun Yahya"nın (Oktar'ın yazarlık adı) kitapları ücretsiz olarak dağıtıldıkça İnternet'e gerek bile yok ki!

Emre Kızılkaya genç bir Türk gazeteci. Istanbullian adlı blogunda Kızılkaya, Dawkins yasağını eleştiriyor ve Türk toplumundaki daha büyük bir soruna karşı uyarıyor.

Kızılkaya, "Belki de bizde yasaklama kültürü var. Yasak kelimesi ile Türkiye'de bazı insanları rahatlatmaya yetiyor." diyor. Kanıt olarak da 20 adet uyarı levhası resmi koyuyor. Bunlarda, tükürme, el ele tutuşma, bitkiler üzerine yazı yazma, tenis kortunda futbol oynama, gaz kaçaklarında çakmak veya kibrit kullanma, tuvalete doğru oturma veya hayırsız sevgili yüzünden intihar etme konusunda konmuş yasaklar görülüyor.

Yeni bir blog, yasaklisiteler, İnternet yasaklarını izlemeyi hedefliyor. Siteye göre, Dawkins yasağı ateizm.org gibi evrimci web sitelerine konan daha önceki yasakları izliyor. Blogda, Türkiye'nin yalnızca porno veya şiddet içeren web sitelerini değil, baskın siyasi sistem ve dini inançlara karşı gelen siteleri de yasakladığı ileri sürülüyor.

Bu içerik SETimes.com için hazırlanmıştır.

Read more...

PACE, Kıbrıs Rumlarını Kıbrıs Türkleriyle ticarete yönelik itirazlarını geri çekmeye çağırdı

>> петък, 3 октомври 2008 г.

02/10/2008

STRAZBURG, Fransa -- Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (PACE), Kıbrıs Rumlarını Kıbrıs Türkleri ve AB ile adanın kuzey kesimindeki limanlar üzerinden serbest ve doğrudan ticarete yönelik itirazlarını geri çekmeye çağıran bir rapor ve ilgili kararı 1 Ekim Çarşamba günü onayladı. Kararda ayrıca, Kıbrıs Rumlarına Kıbrıs Türklerinin kültür, eğitim, spor ve gençlik değişim programları yoluyla gerçekleştirdikleri artan uluslararası temaslar siyasi amaçlara hizmet etmediği ve adayı yeniden birleştirme amaçlı çabalarla uyumlu olmadığı üzere bu tür temasları kabul etmeleri yönünde çağrıda da bulunuldu.

Yine Çarşamba günü, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat Avrupa Konseyi'nin lideri olduğu toplumun ekonomik ve siyasi izolasyonuna son verilmesine yardım etmek için daha fazla çaba gösterebileceğini söyledi. PACE'ye hitaben yaptığı konuşmada Talat, Konseyin Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanı Demetris Hristofiyas'a Kıbrıs Türklerine uygulanan "bütün kısıtlamaları kaldırması" yönünde baskı yapması gerektiğini de belirtti. Kıbrıs Türk lider sorunun kendi görüşüne göre Kıbrıs Rum liderlerinin Türk mevkidaşlarını denk görmemelerinde yattığını kaydetti. Talat, "Kıbrıs'ta, eşit statüye sahip iki devletten oluşan yeni bir ortaklık devleti kurmak istiyoruz. Kıbrıs Türklerinin yaşadığı izolasyonun en ciddi yönlerinden biri, siyasi görüşlerini uluslararası arenada ifade edememeleri olduğunu da sözlerine ekledi.

Kıbrıs Türk lider, bir diğer ciddi sorunun da Kıbrıs Rumlarının egemenliği paylaşma konusundaki isteksizlikleri olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı, Kıbrıs Türklerinin iki eşit devletten oluşan iki toplumlu ve siyasi açıdan eşit bir modele dayalı bir yeniden birleşme çözümü istediklerini de kaydetti. Talat ayrıca PACE milletvekillerini, adanın Kıbrıs Türk kontrolü altındaki kuzey kesiminde limanlar açılmasına izin veren bir Türk planına destek içeren bir karar yayınlamaya da çağırdı. (Anadolu Ajansı, Hürriyet, Milliyet, AP - 01/10/08)

setimes

Read more...

Etkileşim kutusu

>> вторник, 30 септември 2008 г.








Yeni Haber
Giriş Saati : 30.09.2008
11:29
Kütahya'nın Dumlupınar ilçesinde orta şiddette bir deprem meydana geldi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünden yapılan açıklamaya göre, saat 10.30'da gerçekleşen ve merkez üssü Kütahya'nın Dumlupınar ilçesi olan depremin büyüklüğü 4.7 olarak ölçüldü.

(AA)

Sabah

Read more...

Talat, Kıbrıs'ta yıl sonuna kadar çözüm çağrısında bulundu

photo

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, "Yıl sonuna kadar çözüme ulaşmayı tercih ederim. Zaman çok önemli." dedi. [Getty Images]

29/09/2008

LEFKOŞE, Kıbrıs -- KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat 27 Eylül Cumartesi günü bölünmüş Kıbrıs adası konusunda hızlı bir çözüm çağrısında bulundu. Yunan radyo istasyonu Flash'a verdiği röportajda Talat, "Ne kadar çok zaman geçerse sorunu çözme şansımız da o kadar azalıyor." şeklinde uyarıda bulundu. Cumhurbaşkanı, "Yıl sonuna kadar çözüme ulaşmayı tercih ederim. Zaman çok önemli." dedi. Talat, Kıbrıs'taki iki toplum arasındaki başlıca sorunun mülkiyet meselesi olduğunu belirterek, toprak anlaşmazlıklarının çözümünün son derece zor olduğunu da sözlerine ekledi. Kıbrıs Türk lider, Kıbrıs Rumlarının Kıbrıs'taki durumdan Türkiye'yi sorumlu tutmayı bırakıp BM'nin müzakere sürecinde daha fazla rol almasını kabul etmeleri gerektiğini de belirtti. Talat ve Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanı Demetris Hristofiyas, yeniden birleşme konulu müzakerelerin bir sonraki turu için 10 Ekim'de bir araya gelecekler. Taraflar iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon üzerinde hemfikir olmalarına karşın, güvenlik, toprak meseleleri ve Türk yerleşimler konusunda büyük farklılıkları mevcut. (Flash, Anadolu haber ajansı, Hürriyet, Reuters - 28/09/08)

setimes

Read more...

Türk muhalefet partisi AB üyelik çabalarına destek sözü verdi

>> четвъртък, 25 септември 2008 г.

24/09/2008

BRÜKSEL, Belçika -- Türkiye'nin ana muhalefet partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) liderleri 23 Eylül Salı günü Brüksel'e yaptıkları ziyarette, laik sistem ve ifade özgürlüğüyle ilgili ciddi anlaşmazlıklara rağmen Ankara'nın AB'ye katılım çabalarına destek sözü verdiler. CHP liderleri, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin CHP üyelerinin ülkeyi AB'ye yakınlaştıma çabalarında işbirliği yapmayı reddettikleri yönündeki suçlamalarını reddettiler. CHP genel başkan yardımcısı Onur Öymen düznelediği basın toplantısında, "2002 yılında hükümetin iktidara gelmesinden bu yana, bu hükümetin AB üyelik yolundaki neredeyse bütün girişimlerini, reform paketlerini, anayasa değişikliklerini ve yasa değişikliklerini destekledik." dedi. Ancak Öymen, partinin ulusal programda yer alan bazı ihmallerden endişe duyduğunu da kabul etti. (Turkish Daily News - 24/09/08; Reuters - 23/09/08)

setimes

Read more...

Bulgar haber servisi yazı işleri müdürü kimliği belirsiz kişilerce saldırıya uğradı

24/09/2008

SOFYA, Bulgaristan -- Yerel İnternet sitesi www.frognews.bg'nin yazı işleri müdürü 22 Eylül Pazartesi günü geç saatlerde kimliği belirsiz kişilerce saldırıya uğradı. Ognyan Stefanov, eşiyle akşam yemeği yediği restoranın önünde kendisini bekleyen dört maskeli şahıs tarafından dövüldü. Başından yaralanan, bacakları kırılan ve omurgası zedelenen Stefanov hastaneye kaldırıldı. Stefanov'un, üst düzey hükümet yetkililerinin yer aldığı yolsuzluk iddialarının yanı sıra polis memurları ve şaibeli işadamları hakkında haberler yayınlayan anonim bir İnternet sitesi olan www.opasnite.net63.net'in arkasındaki kişi olduğuna inanılıyor. Stefanov iddiaları reddetti.

Öte yandan Bulgar polisi Devlet Gençlik ve Spor Dairesi Başkan Yardımcısı Ivan Lekov'u Salı günü tutukladı. Savcılık, tutuklamanın Lekov'un hakemler aracılığıyla futbol maçlarında şike yaptığı yönündeki son haberlerin ardından hakkında çıkan görevi kötüye kullanma şüphelerine dayandığı yönünde bir açıklama yaptı. (Reuters, Sofia Echo, Darik, Capital, Dnevnik, Netinfo - 23/09/08)

setimes

Read more...

Popüler Türk gazeteci tutuklandı

24/09/2008

ANKARA, Türkiye -- Popüler Türk gazeteci Tuncay Özkan, Ergenekon örgütüyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında gerçekleşen tutuklamalar zincirinin son halkası olarak 22 Eylül Pazartesi günü erken saatlerde evinde tutuklandı. Polis Özkan'ın evine baskın düzenleyerek bilgisayarına ve bazı belgelere el koydu. Özkan, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin önde gelen rakipleri arasında yer alıyor. Gazeteci, hükümeti devirme planı yapmakla suçlanan belirsiz bir grup hakkında yürütülen soruşturma kapsamında Salı günü tutuklanan 16 kişi arasında yer aldı.

Diğer yandan Salı günü, polis Türkiye'de nükleer santral kurma planlarını protesto eden yaklaşık 40 kişiyi gözaltına aldı. Aralarında çevreci grup Greenpeace üyelerinin de yer aldığı göstericiler, Ankara'daki enerji bakanlığının önünde barışçı bir gösteri düzenlediler. Türkiye, Mersin yakınlarında kurmak istediği ilk nükleer enerji santraliyle ilgili ihaleyi Çarşamba günü duyuracak. (Turkish Daily News, Hürriyet, Sabah, Vatan, Zaman, Cumhuriyet - 24/09/08; RIA Novosti, DHA, Anadolu Ajansı, CNN Türk, Reuters, ITAR-TASS - 23/09/08)

setimes

Read more...

Türkiye'deki bir hastanede yeni doğan 13 bebek öldü

>> вторник, 23 септември 2008 г.

22/09/2008

ANKARA, Türkiye -- İl sağlık müdürü Mehmet Özkan'ın yaptığı açıklamaya göre, batıdaki İzmir kentindeki bir hastanede hafta sonu 24 saat içinde yeni doğan 13 bebek yaşamını yitirdi. Özkan, 22 Eylül Pazartesi günü olayla ilgili soruşturmanın devam ettiğini belirterek, şimdilik ihmale dair bir kanıt bulunamadığını da ekledi. Yerel basında çıkan haberlere göre 13 bebeğin tümü erken doğmuştu. Temmuz ayında Ankara'daki bir hastanede iki hafta içinde 27 bebek ölmüştü. (AFP, Anadolu haber ajansı - 22/09/08)

setimes

Read more...

Türk ordusu subayları Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındı

>> събота, 20 септември 2008 г.

19/09/2008

ANKARA, Türkiye -- Silahlı kuvvetlerden 18 Eylül Perşembe günü yapılan açıklamada, beş teğmen ve bir harp okulu öğrencisinin, hükümet darbesi planlamakla suçlanan belirsiz bölücü grup Ergenekon ile bağlantılı oldukları bildirilen ilk görevdeki ordu subayları olarak gözaltına alındıkları bildirildi. Yetkililer bugüne kadar 90 kişiyi gözaltına aldılar. Perşembe günü de oyuncu Nurseli İdiz ile menajer Seyhan Soylu gözaltına alındı. Ergenekon davası, polisin Haziran 2007'de İstanbul'da emekli bir astsubaya ait bir apartman dairesinde bir miktar el bombası bulması sonrasında başlamıştı. Bombalar, 2006 yılında Cumhuriyet gazetesinin İstanbul bürosuna düzenlenen saldırıda kullanılanlarla uyuşuyordu. (Sabah, Hürriyet, Milliyet, Radikal - 19/09/08; Reuters, CNN Türk, NTV, Anadolu Ajansı - 18/09/08)

setimes

Read more...

28 ŞUBAT'IN "SİSİ"SİNİN SIRLARI

>> петък, 19 септември 2008 г.

Ergenekon kapsamında gözaltına alınan Sisi çevirdiği derin işleri böyle itiraf etmişti.

19 Eylül 2008 08:29

Türkiye'de üçüncü cinsin en çarpıcı temsilcisi olarak bilinen, 90'lı yıllar boyunca 'Travestiler Kraliçesi' olarak anılan, 2000'lerde organizatör sıfatıyla ülke gündemine ilginç olaylar taşımaya devam eden Seyhan Soylu'nun (Sisi) 28 Şubat sürecinde etkin bir rol üstlendiği ortaya çıktı. Soylu, "irticanın belinin kırılması" operasyonlarına yaptığı katkıyı "verilebilecek azami detayla" Nuriye Akman'a anlatmıştı.

Seyhan Soylu, JİTEM'in yayın organı olduğunu iddia ettiği Strateji Dergisi bünyesinde, 8 ay boyunca istihbarat çalışmaları yaptığını, tesettüre girerek Kalkancı tarikatını incelemeye aldığını, yaptığı hizmetler nedeniyle "alnından öpüldüğünü", bu nedenle alnına bir yıldız dövmesi yaptırdığını söyledi. "Aşk, nefret, intikam, ihtiras ve ihanet" sarmalında dini kavram ve temalarla yoğrulmuş, Emire Kalkancı ve Fadime Şahin'in gözyaşlarıyla sulanan "irtica" haberlerinin, kâh bir melodram, kâh bir gerilim filmi gibi izlendiği yıllarda kendi kendine Türkiye'yi "yobazların elinden kurtarma" misyonu yüklediğini anlatan Soylu, "Ben 28 Şubat'ın gizli kahramanıyım." demişti.

-Seyhan, kendini zaman zaman polis gibi düşünüyor musun? "Atılmasaydım ben de emniyet müdürüydüm" diye iç geçiriyor musun?

-Yok, onun yerine daha güzel şeyler yaptım. Mesela Jandarma İstihbarat Teşkilatı'nın yayınlarında genel koordinatörlük yaptım. Bundan altı yıl önce, sekiz ay kadar bir dönemdi.

-Neden böyle bir görevi sana verdiler?

-Çünkü ben çok çalışkandım, çok milliyetçiydim. Yani polisimizin algılayamadığını askerlerimiz algılıyor.

-Ama askerlerin katı kuralları vardır, polislere göre. Cinsel kimliğin göz önüne alınırsa, nasıl oldu da sana böyle bir görev verdiler?

-Ben askerlerin daha ılımlı, daha sevecen olduklarını, insanların kişiliklerine önem verdiklerini düşünüyorum. Emniyet teşkilatındaysa, atamalar dahil, insanların kendi menfaatlerini düşünerek hareket etmesinden dolayı, "Acaba?" denecek duygular var. Ama askeriyede böyle değil.

-Tam anlayamadım. Şimdi, tam olarak ne yaptın jandarma için?

-Ali Kalkancı tarikatı için tesettüre girdim. Adı Strateji, JİTEM kaynaklı bir dergi bu. O yüzden de istihbaratçılarla, emniyetçiler vardı içinde. Askeriyeden emekli olan insanlar vardı. Böyle bir çalışma içine girdik ki o tarihte Refah Partisi'nin oyu yüzde 38'di. Ali Kalkancı ve Emire Kalkancı olayını yakaladık. Aczimendi liderinin yakalanmasını, Fadime Şahin ile Emire Kalkancı'nın ekrana çıkarılmasını sağladık. Tarikat içerisinde yaşanan çarpık ilişkileri deşifre etmek, dini insanları sömürme aracı olarak kullananların maskelerini düşürmek için böyle bir şey hazırladık.

-Askerler mi istedi senden bunu?

-Kimse benden istemedi, ben buldum. Dosyayı ben hazırladım, ben sundum. Onun harici bir sürü dosyalar var. İşte MİT'in sahte dolar bastığını, Afganistan Başbakanı'nın buradaki mevcut bir başbakanımızla buluştuğunu vs. Yani dosyalardan biriydi bu da.

-Tesettüre girdiğinde ne hissettin?

-Tesettüre girmem maksatlıydı. Olayın maksadı boyutunu aştı. Tesettür insanın vicdanındadır. Zaten imanı çok yüksek bir insanım.

-Tesettürlü insanların içinde kendini ne olarak tanıttın?

-Ben onları kandırmak için böyle yapmadım. Böyle bir hayatı da bir müddet denemiş oldum.

-Kendini gizlemeyi kandırma sınıfına sokmuyor musun?

-Hayır yani açık açık böyle bir şeyin yapıldığını düşünür isek, öyle bir şeye kucak açılmazdı. Ben radikal kesimde cinsel kimliğe, kadına bakışı incelemek için girdim aralarına. Çünkü toplumda çok fazla bir oy patlamasına sebep olmuşlardı. Gerçekten takiyye var mı, yoksa doğru mu diye bir araştırmaya girdim? Herhangi bir insan yönlendirmedi. Dergide bu tarz birçok haber peşindeydik. Salt olarak böyle bir şeyin araştırması değil.

-Dergiye ne oldu sonra?

-Daha sonra finansman kaynağı bulamadık, devam edemedik. Benimle başladı benimle bitti.

-Bu çok özel görevin bitince ayrıldın yani.

-Görev değildi. Beni derin devletle özdeşleştiriyorsun. Ben MİT elemanıyım demedim ki.

-Ama yaptığını söylediğin şeyler gazetecilik değil, istihbarat çalışması.

-Ama ben gazeteci olarak da istihbarat yapabilirim.

-Emire ve Fadime sonradan açıldılar. Onlar da yoksa senin gibi bir görev uğruna mı örtünmüşlerdi?

-Hayır, hayır. Öyle bir şey olabilir mi? Ne münasebet!"

-JİTEM'le işbirliği yapmanın getirisi ne oldu?

-Bir şey söyleyeyim mi, ben o çalışma günlerimde hayatımın ekonomik olarak en kötü günlerini yaşadım. Çok da memnunum ama bu kadar artık yeter dedim ve kendime yön çizmek zorunda kaldım. Bana ekonomik olarak getirileri hesapladım ve halkla ilişkiler alanına geçtim.

-"Devlet töreniyle defnedilmek hayatımın en büyük ödülü olurdu" demişsin bir röportajında?

-Ne kadar güzel bir duygu değil mi? Benim savaşımı, mücadelelerimi, siz de yaşamış olsaydınız siz de arzu ederdiniz bunu.

-Seyhan, yaşarken yüzde yüz onaylanmadın ama hiç değilse ölürken en üst düzeyde onaylanmak mı istiyorsun? Çok büyük bir sevilme ihtiyacı mı bu?

-Bravo Nuriye Hanım. Zaman zaman geçmeye başladınız.

-Sizin zekanızı geçemem ben Seyhan Hanım.

-Estağfirullah, ne münasebet.

-Peki ama, devlet töreniyle gömülmek pek az faniye nasip olur. Bunun için ne bedel ödeyeceğini düşünüyorsun?

-Şu anda dingin bir hayat sürüyorum. Kendimi yetiştiriyorum. İyi bir iş kadını olma yolundayım. İki yıl sonra elliyle yüz arası televizyon programım dönecek. Yanımda herhalde iki yüz kişi çalışacak. Türkiye'de yüz elli-iki yüz sanatçının patronu olacağım.

-Bunlar mı seni devlet töreniyle gömdürecek?

-Hayır. Daha sonra siyasilerimizin düşünceleri biraz daha modernleşince benim istediğim bir parti içerisinde kendime bir yer bulurum. Meclis'te var olmam gerektiğini düşünüyorum. Hizmetlerim devam ederken ölürsem milletvekili olarak da gömülürüm.

-Sana Asena diyorlar doğru mu?

-Dostlarım tarafından öyle bir sembolik ismim var, ama...

-Bir dönem MHP'ye üye miydin?

-Hayır. Bana bir sürü MHP ilçe teşkilatından teklif geldi ama ben partiye zarar vermemek için kabul etmedim. Çünkü benim cinsel kimliğimi hemen kabul edebilecek potansiyeli yok. Milliyetçilik adına her MHP sempatizanı gibi ben de bir şeyler yapmaya çalıştım. Abdullah Öcalan yakalanmadan önce ben bangır bangır televizyonlardan Apo'nun kellesini getirebilecek kadar zekaya sahibim diyordum.. Eğer bana böyle bir görev verilmiş olsaydı bunu yapabilirdim.

-Herhalde şöyle düşündüler: Kalkancı olayıyla ispatladın kendini. Yeter bu kadar kahramanlık!

-Hayır, benim eğer bir projem varsa kendimi o ortamın içine adapte edebilirim. Cemalettin Kaplan, Atatürk büstünü yerlerde sürüklerken Almanya'da, ben de onun fotoğrafını Taksim Meydanı'nda süründürdüm.

-Emire ve Fadime neredeler?

-Emire'nin Kadıköy civarında bir pastanesi var. Fadime, Akdeniz Bölgesi'nde bir yerde yaşıyor. Ali Kalkancı ise cezaevinden çıktıktan sonra yine aranmaya başlandı.

-Emire ile Fadime neden açıldılar sonra?

-Kapanmalarının sebebi imandan değildi ki. O an kapılmışlardı, sel gibi gidiyorlardı.

-Onlar da senin gibi belki bir çeşit istihbarat yapıyorlardı...

-Hayır ne münasebet. Emire Kalkancı Ali Kalkancı'yla birlikte olmuş. Ali Kalkancı aslında pazarda limon satan bir adamdı. Kur'an okumayı dahi bilmiyordu. Kur'an okumayı bilmeyen bir insan beş yılda on milyon dolarlık bir servete sahip oldu.

-Onlarla birlikte yattın, kalktın, yedin içtin. Seni ne olarak tanıyorlar? Ev kadını kimliğiyle mi?

-Evet, adımı da kanuni olarak değiştirdim, Kezban yaptım.

-İçinde mikrofon falan mı taşıyordun, nasıl yapıyordun?

-Teyple yapıyordum hanımefendi. Daha sonra gizli kamerayla yapmaya başladım. Devlet bana ilerde görev versin, beni ciddi anlamda maaşa bağlasın, yine devlete hizmet eder, bütün işlerimi bırakırım. Seviyorum ben ülkemi, yemin ediyorum. Bunların hiçbirini ne menfaat için, ne de bravo desinler diye yaptım.

-Koskoca Türkiye'de bir tek sen bunu fark ediyorsun...

-Ne münasebet, birçok insan fark ediyordu, ne yapacağını bilmiyordu. Ben yalnızca fitili ateşledim, uyanışa geçirdim. Yani bu kadınlar devlet tarafından kullanılmadı ama bu kadınlar radikal dincilerin oyuncağı olup kullanıldılar.

-Dost musun onlarla şimdi?

-Hayır görüşmüyorum. Çünkü ben özür dilerim ama ben prensesim. Onlara cadı tarafından elma yedirilmişti. Prenses olarak onları ben öptüm, uyandırdım.

-Âlemsin! Yok böyle bir şey! Ama sen onlara ihanet ettin.

-Ben onlara ihanet etmedim ne münasebet ya. Gerçek Müslümanlara ihanet etmedim. İmanlarını kullanan insanları, ortaya çıkardım. 28 Şubat sürecini başlattım. Çok ciddi söylüyorum, Kur'an çarpsın ya. Ben ihanetçi değilim, milliyetçiyim. Daha sonra Refahlı milletvekillerinin de takdirini kazandım. Necmettin Erbakan'ı da uyandırdım, kendine getirdim.

-O kadınların düşmanlıkları var mı peki sana?

-Bana kimse bir şey yapamaz, alnımın ortasına bir tane yıldız yaptırdım.

Kim bana bir şey yapmak istiyorsa oradan bana ateş etmesi lazım, eğer sektirirse hesabını sorarım.

-Yani "Beni arkamdan vurmayın, mertçe buradan vurun" mu diyorsun?

-Bravo, algılamışsın. Kafayı sıyırmış bir deli değilim. Sinirlerime hakim olabilirim. Karşımdaki insanın psikolojisiyle istediğim zaman oynayabilirim. Kafama koyduğum her şeyi yaparım. Mesela Bayan Mitterrand'la bir ortamda bir araya gelirsem onu yerden yere tekmeleyeceğim. Zamanında Kürtleri Türklere karşı kışkırtan odur. Ben iki kardeş ırkı ayırmak isteyen herkesi paramparça ederim.

-Şekerim her şeyin abartılı senin. Milliyetçiliğinin altını çiziş biçimin de. Seyhan, acaba bunun altında korunma içgüdün mü var? "Cinsel kimliğimden dolayı yeterince ceza çektim. Artık yeter" deyip bu milliyetçi söylemi mi yakaladın acaba?

-Yok benim umurumda bile değil onlar ya! Meclis'tekilerinin hepsinden çok daha milliyetçiyim. Saldırılan bir kimliğim var. Benim kimseyi ciddiye almadığımdan kaynaklanıyor bu.

-Ne zaman evlendin?

-1997.

-Bu Strateji Dergisi işi bittikten sonra mı yani?

-Tabii tabii. Yani ben derin devletin bir insanı olup da formaliteden evlendirilen biri değilim. Herkesin yapması gereken şeyler bunlar, milliyetçiler olarak. Birçok insandan şerefliyim ben. Bu ülkede Leyla Zana'ları Meclis'e aldılar. Ben 28 Şubat'ın gizli kahramanıyım. 28 Şubat süreci benim yaptığım olaylarla başladı.. Bir travestinin de bu ülke için savaştığını gösterdim ben insanlara. Uyanışa geçirdim ben herkesi, Milli Güvenlik Teşkilatı'nı uyandırdım. Devletin üst kademesindeki bürokratları, milliyetçileri uyandırdım. Bu görevi üstlendiğim için de çok mutluyum. Bir sürü üst düzey bürokrattan, emniyet teşkilatından, askeriyeden, hiçbirinden bana toplum içinde bravo almadım ama hepsi alnımı öptüler. Onun için de alnıma bir tane yıldız yaptırdım. Alnımdaki yıldızın sebebi de bu.

-Sana hizmetlerin için bir madalya vermediler mi?

-Hayır bana herhangi bir madalya verecek kadar yürekli herhangi bir insan yok. Ama herkesin gönlünde olduğumu biliyorum. Hiç olmazsa Küba'ya gidip ülkücü selamı vermiyorum. Kafamda da Che şapkası yok.

-Seni "gayrimeşru âlemde" de çok seviyorlar. Alaaddin'inden, Nuriş'inden, Sedat Peker'ine kadar herkes senin dostun...

-Doğru ama artık değişime uğradık toplum olarak. Onların aklı başına geldi, devletin ne kadar büyük olduğunu insanlar gördü. Devlet bunu karşı taraftaki insanların bilincine enjekte edemezdi. Zaman içerisinde insanlarımız olgunlaşmaya başladılar. Bakın gayrimeşru âlemdeki herkes işadamı olmaya bakıyor farkında mısınız? Demek ki değişim sürecindeydi, onların da hırçınlıkları aynı benimki gibi bitti. Ben de olgunlaştım, işkadını oldum.


Seyhan Soylu kimdir?

Kısaca Sisi olarak tanınan ve 90'lı yıllar boyunca 'Travestiler Kraliçesi' olarak anılan Seyhan Soylu, 2000'li yıllarda Türkiye'nin gündemine organizatör olarak girdi. Çanakkale Hapishanesi'nde yatan müteahhit Bedrettin Ekdi'nin oğluna düzenlediği bir milyon dolarlık sünnet düğünü ile aylarca kendinden söz ettirdi. Elçilik görevlisi bir baba ve CHP kadın kolları üyesi öğretmen bir annenin üç çocuğundan biri olarak Samatya'da başladığı hayata, otoparkçılık, kuyumculuk dahil pek çok iş yaparak devam etti. Seyhan Soylu, hayatında ilk resmî dayağı, 14 yaşındayken, onu sıkıştırmak isteyen bir bekçiden yedi. Daha sonra polis olmak istedi. Polis Akademisi'ne birincilikle girdi ancak kendi ifadesiyle "cinsel tercihinden dolayı şutlandı". Ancak suçunun "cinsel" değil "ruhsal tahrik" olduğuna inandı. 12 Eylül sonrası referandum günlerinde, Amerikalı eşcinsellerin sembolü turuncu "No No" tişörtü giyen Güneş Taner'i protesto için Turgut Özal'ın önünde soyundu. Bu nedenle içeriye alındı, onbeş gün öldüresiye dövüldü. Sonrasını şöyle anlattı: "Beni dövdüren emniyet müdürünü kendime âşık edip, sonra da onu bir dergiye kapak yapıp görevinden aldırdım. Böylece o onbeş günün intikamını aldım. Daha sonra rahmetli Turgut Özal'la da tanıştım. Yaptığımdan çok utandım, çocuksu bir duyguymuş o protesto." Bakü'de radyo televizyon eğitimi alan Seyhan Soylu'nun yaşamı Karanlıklar Prensesi adlı kitaba konu oldu ancak kitap toplatıldı. Sisi daha sonra çeşitli radyolarda DJ'lik ve yöneticilik yaptı, ETV'nin genel koordinatörü oldu. Tv programlarına imza attı. Altı ay önce menajerliğe karar verdi. Şu anda sahne dünyasının en ünlü 38 sanatçısı ile kontratı var. Altı yıldır evli. Yakın zamana kadar kendini "Ben anarşistim. Ruhumdaki terör her zaman fırtınalar koparır." diye tanımlardı. Bugün "İçimdeki fırtınalar dindi. Duruldum. Başarı grafiğimi yükseltip, yeni bir hayat kurmak istiyorum." diyor.


aktifhaber

Read more...

Bandırma’da Ro-Ro gemisi battı

>> понеделник, 15 септември 2008 г.

İçinde en az 100 yolcu bulunan bir Ro-Ro gemisi, Bandırma Limanı’ndan ayrıldıktan kısa bir süre sonra battı. Kaza sonrasında şu ana kadar 67 kişi kurtarılırken, 1 kişi yaşamını yitirdi. 30’dan fazla kişiden de haber alınamıyor. NTV-MSNBC VE AJANSLAR

Güncelleme: 02:17 TSİ 15 Eylül 2008 Pazartesi

BALIKESİR - Bandırma Limanı’ndan İstanbul’un Ambarlı Limanı’na gitmek üzere hareket eden Orion Asya İstanbul Shipping’e ait “Hayat N” isimli 118 metre boyundaki Ro-Ro gemisi, kısa bir süre sonra yan yattı, daha sonra da battı. Sahil güvenlik ekipleri ve çevredeki balıkçıların yardıma koştuğu kazazedelerden 67’si kurtarılırken, 42 yaşındaki Özer Erdoğan isimli bir kişi hastanede yaşamını yitirdi.

Balıkesir Valisi Selahattin Hatipoğlu, 34 kişinin kayıp olduğunu söyledi. Vali Hatipoğlu, Balıkesir ve Bursa’dan gelen arama ve kurtarma ekipleri ile balık adamların olay yerinde görev yaptığını kaydetti. Gece görüşü özelliğine sahip 2 helikopter de kurtarma çalışmalarına katılıyor. Bu arada, Mayın Filo Komutanlığı’na bağlı bir ekip de arama çalışmalarına katılmak üzere bölgeye hareket etti. YARALILARIN İSİMLERİ Yaralılardan 18’i Güven Karahan Devlet Hastanesi’nde, 10’u ise Kapıdağ Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Yaralılardan bazılarının isimleri şöyle: “Ufuk Bitiş, Mehmet Ali Çakıroğlu, Abdurrahman Ayday, Ahmet Ayday, Zeki Ayday, Necdet Çevik, Hüseyin Arıkan, Erkan Damar, Bülent Bingöllü ve Muammer Eroğlu.” YOLCU SAYISI BELİRSİZ Bilet kesilmediği için kesin yolcu sayısı bilinmeyen gemide, araç sürücülerine mürettebat eklendiğinde en az 100 kişinin bulunduğu tahmin ediliyor. Gemide 73 kamyon, 2 de otomobil bulunuyordu. Inform

Read more...

Türkiye'nin yeni genelkurmay başkanı laiklik, ulus devlet, ABD ilişkileri, AB üyeliği konusunda kararlı

>> сряда, 3 септември 2008 г.

01/09/2008

Türk Ordusu'nun yeni Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, çoğulcu bir demokrasi için laikliğin korunması gerektiğini söyledi. Başbuğ, Türk-Amerikan ilişkilerini "mükemmel" görüyor ve AB'den Ankara'nın üyelik sürecine adil muamele çağrısında bulunuyor.

Southeast European Times için Ayhan Şimşek'in haberi -- 01/09/08

photo

Orgeneral İlker Başbuğ, "Türkiye-ABD ilişkilerinin kökleri derindir ve ortak değerler üzerine inşa edilmiştir". [Getty Images]

Orgeneral İlker Başbuğ geçtiğimiz hafta Türk Ordusu Genelkurmay başkanı oldu ve laiklik, ulus-devlet ve küreselleşmeyle ilgili görüşlerini özetledi.

Türkiye'de İslamcı kökenli Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetiyle ordunun liderliğindeki laikler arasında aylardır süregelen güç mücadelesi, dikkatleri ordunun baş makamındaki görev devir teslimine çevirdi.

Başbuğ uzun zamandır beklenen konuşmasında, ordunun demokrasi ve demokrasi ilkelerine olan bağlılığını ifade etmesine karşın, AKP yönetimindeki toplumun giderek artan şekilde İslamileşmesinden duyduğu endişeleri dile getirdi.

Başbuğ, "Toplumumuzun bir kısmı, Türkiye'de ortaya çıkan dini baskı altında yeni bir kültürel kimlik ve yaşam biçiminden korkmaktadır. Bu korkular ciddiye alınmalıdır." dedi.

Son iki yıldır Türk Kara Kuvvetleri komutanlığı görevini sürdüren Başbuğ, Türk ulus-devletinin laik, üniter karakterinin korunmasını sağlam şekilde savunuyor.

Usta liberal köşe yazarı Mehmet Ali Birand Milliyet gazetesindeki yazısında, "Orgeneral Başbuğ en zor görevi en zor bir zamanda devraldı." dedi. Birand, böyle bir zamanda generalin sahip olduğu "sıradışı niteliklere" övgüde bulunuyor.

Birand'a göre, Başbuğ siyasi-askeri konulardaki derin bilgisi ve gerçekçiliğiyle tanınıyor.

Devir teslim töreninde yaptığı bilgili konuşmada Başbuğ, felsefeci Jürgen Habermas'ın ulus-devleti küreselleşmenin getirdiği güçlüklerden koruma gereğini vurgulayan sözlerini aktardı.

Komutan, küreselleşmenin önde gelen oyuncularının küreselleşmenin getirdiği güçlüklere göğüs germek için ulusal yapılarını güçlendirmeye çalıştıklarını belirtti. Başbuğ, bu durumun ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri için de geçerli olduğunun gözardı edilemeyeceğini de vurguladı.

Konuşmasında milliyetçilik ilkesi ve Kürt sorununa da değinen Başbuğ, Türkiye'deki etnik Kürtlerin kültürel haklarının genişletilmesine destek verdiğinin sinyallerini göndermekle birlikte, ulus-devlet yapısına zarar vereceğini söylediği "grup haklarından" bahsetmeye yönelik her türlü hamleyi reddetti.

Birçok yüksek rütbeli Türk generali gibi, Başbuğ da bir NATO geçmişine sahip. Orgeneral Belçika'da Mons'ta bulunan Avrupa Yüksek Müttefik Kuvvetler Karargâhı'nda (SHAPE) lojistik ve altyapı başkanı ve İstanbul'da 1. Zırhlı Tugay komutanlığı görevlerinde bulundu.

Türkiye'nin en yüksek rütbeli komutanı olarak geçen hafta yaptığı konuşmada Başbuğ, ABD ile olan ilişkileri "mükemmel" olarak nitelendirdi ve ABD'nin terörist PKK ile mücadelede sağladığı yardımlara övgüde bulundu. Orgeneral, "Türk-Amerikan ilişkilerini kökü derindir ve ortak değerler üzerine inşa edilmiştir." dedi.

Başbuğ AB'ye de bir mesaj gönderdi. Orgeneral Brüksel'e Ankara'ya diğer AB üyelik adaylarıyla eşit muamele etme yolunda çağrıda bulundu.

Başbuğ AB'nin stratejik ihtiyaçlarına işaret etti ve Türkiye'yi kabul etmemesi halinde 27 üyeli bloğun Balkanlar'daki nüfuzunun sona ereceği ve Kafkaslar ve Orta Doğu'da yetersiz kalacağı konusunda uyardı. Orgeneral, bunun yanında Türkiye'nin bölgedeki en güçlü laik demokrasi olduğunu da belirtti.

Bu içerik SETimes.com için hazırlanmıştır.

Read more...

Hoşgeldin Ramazan

>> вторник, 2 септември 2008 г.

Hoşgeldin Ramazan


Read more...

Türk bakan Babacan.../Kıbrıs Türk makamları.../Türkiye'deki çatışmalarda dört...

Türk bakan Babacan, Kafkaslar'da barışı desteklemek amacıyla Gürcü mevkidaşıyla bir araya geldi

01/09/2008

ANKARA, Türkiye -- Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Türkiye'nin Rusya ile Gürcistan arasında çıkan ihtilaf sonrasında bölgede istikrarı sağlamak amacıyla Kafkas ülkeleri arasında bir işbirliği grubu kurma önerisini Gürcistan'a sundu. Babacan önerinin ayrıntılarını, resmi bir ziyaret için Türkiye'ye gelen Gürcü mevkidaşı Eka Tkeşelaşvili ile 31 Ağustos Pazar günü yaptığı görüşmede sundu.

Görüşmede Babacan, söz konusu grupta Türkiye, Rusya, Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan'ın yer alacağını söyledi. Tkeşelaşvili ise Gürcistan'ın gruba katılmayı ancak Rus güçleri ülkesinden çıktıktan sonra düşüneceğini belirtti. Babacan düzenlediği ortak basın toplantısında, Türkiye'nin bölgede barış çabaları doğrultusunda, bir Türk heyetinin bir Kafkas ittifakı önerisini sunmak üzere Ermenistan'ı ziyaret edeceğini kaydetti. Bakan meseleyi Salı günü Türkiye'yi ziyaret edecek olan Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile görüşmeyi planlıyor. (Yeni Şafak - 01/09/08; Hürriyet, Zaman, Anadolu Ajansı - 31/08/08)

Kıbrıs Türk makamları Kıbrıslı Rumların Ortodoks ayinine katılmalarını engellediler

01/09/2008

LEFKOŞE, Kıbrıs -- Kıbrıs Rum Kesimi Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas 30 Ağustos Cumartesi günü yaptığı açıklamada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti makamlarının Kıbrıs Rumlarının geleneksel Ortodoks toplu ayiyine katılmak üzere adanın Türk kesimine girmelerine izin vermediklerini söyledi. Red hareketiyle, her yıl 2 Eylül'de Aziz Mamas Günü'nün geleneksel bir hac ziyaretiyle kutlandığı Morfu kasabasındaki Aziz Mamas Ortodoks kilisesinde düzenlenen kutlamalar da engellenmiş oldu. Hristofiyas, Kıbrıs Türklerinin kararının kendisiyle KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasında Çarşamba günü başlayacak olan yeniden birleşme konulu doğrudan müzakerelere sadece birkaç gün kala "hayra alamet olmadığını" söyledi. (CNA, Famagusta Gazette, Philelefteros - 31/08/08)

Türkiye'deki çatışmalarda dört Türk askeri şehit oldu, iki PKK militanı ölü olarak ele geçirildi

01/09/2008

ANKARA, Türkiye -- Askeri kaynaklardan alınan bilgilere göre, 31 Ağustos Pazar günü erken saatlerde Bingöl ilindeki bir ordu karakoluna düzenlenen saldırıda terörist Kürdistan İşçi Partisi (PKK) üyeleri dört askerini şehit ettiler, dört askeri de yaraladılar. Medyada çıkan haberlere göre, baskın sonrasında çıkan çatışmada iki PKK'lı bölücü de ölü olarak ele geçirildi. Güvenlik güçleri kaçmayı başarak PKK'lıları yakalamak için operasyon başlattılar. (Hürriyet, Anadolu Ajansı, Doğan Haber Ajansı, NTV, AP, RIA Novosti - 31/08/08)

Inform

Read more...

2008 Ramazan

>> неделя, 31 август 2008 г.

Read more...

Kuzey Kıbrıs Türk.../Başbuğ, Türkiye genelkurmay...

>> събота, 30 август 2008 г.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti cumhurbaşkanı, Kıbrıs sorununu bu yıl çözmek istiyor

29/08/2008

ANKARA, Türkiye -- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat 28 Ağustos Perşembe günü Ankara'yı ziyaret ederek Kıbrıs sorununu bu yıl sonuna kadar çözmek istediğini söyledi. Talat, Kıbrıs Rum toplumuyla 3 Eylül'de başlaması planlanan müzakerelerde izlenecek bir strateji belirlemek üzere Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile bir araya geldi. Gül ile düzenlediği ortak basın toplantısında konuşan Talat, "Kısa bir süre içinde bir çözümün mümkün olduğunu düşünüyoruz." dedi. Gül de, Türkiye'nin yeniden birleşme sürecine ve Kıbrıslı Türklere verdiği desteği yineledi. "Türkiye'nin garantör statüsünü sürdürmek doğrudur ve bunda ısrar ediyoruz." diyen Gül şöyle devam etti: "Ada üzerinde yalnız Türkiye değil, Yunanistan da garantördür. Bu, uluslararası bir anlaşmadır." (Hürriyet, Anadolu Ajansı, SKAI, In.news, ANA-MPA - 28/08/08)

Başbuğ, Türkiye genelkurmay başkanlığı gürevini devraldı

29/08/2008

ANKARA, Türkiye -- Orgeneral İlker Başbuğ 28 Ağustos Perşembe günü Türk Ordusu genelkurmay başkanlığı görevini Orgeneral Yaşar Büyükanıt'tan resmen devraldı. Yüksek Askeri Şura Bağbuğ'u bu ay başlarında atamıştı. Yerel basının bildirdiğine göre, düzenlenen resmi devir teslim töreninde gerek Başbuğ gerekse Büyükanıt, laikliğe yönelik tehditlere karşı uyarıda bulundu ve terörle mücadelenin önemini vurguladı. Başbuğ, terörist PKK üyelerine karşı operasyonların hem yurtiçinde hem de kuzey Irak'ta devam edeceğine söz verdi. (Milliyet, Cumhuriyet, Sabah, Zaman, Radikal - 29/08/08; Hürriyet, CNN Türk, NTV, Anadolu Ajansı - 28/08/08)

Inform

Read more...

En Son Haberler

>> четвъртък, 28 август 2008 г.

Türkiye'nin güneydoğusunda PKK ile güvenlik güçleri arasında meydana gelen çatışmalarda 21 kişi hayatını kaybetti

27/08/2008

ANKARA, türkiye -- Doğudaki Bitlis ilinin Mutki ilçesinde 26 Ağustos Salı günü güvenlik güçleriyle terörist Kürdistan İşçi Partisi (PKK) arasında meydana gelen çatışmalarda en az 16 terörist ölü olarak ele geçirildi. Yerel yetkililerin açıklamalarına göre, 14 terörist Türk askerleriyle girdiği çatışmalarda ölü olarak ele geçirilirken, Mardin ili yakınlarında çıkan ayrı bir çatışmada güvenlik güçleri iki teröristi öldürdüler. Çatışmalarda beş köy korucusu da şehit oldu. (Reuters, Hürriyet, Milliyet, AP, Anadolu Ajansı, CNN Türk - 26/08/08)

Kıbrıslı liderlerin danışmanları doğrudan müzakereler öncesinde ayrıntıları konuşacaklar

27/08/2008

LEFKOŞE, Kıbrıs Rum Kesimi -- Bölünmüş adada yaşayan iki toplumun liderlerinin danışmanları, yeniden birleşme konulu doğrudan müzakereler öncesinde ayrıntıları görüşmek üzere 27 Ağustos Çarşamba günü bir araya gelecekler. Kıbrıs Rum Kesimi Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofiyas ve KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat 3 Eylül'de bir araya gelecekler. (Phileleftheros- 27/08/08; Zaman - 26/08/08)

Read more...

En Son Haberler

>> сряда, 27 август 2008 г.

Türkiye iki gün içinde 266 kaçak göçmen yakaladı

26/08/2008

ANKARA, Türkiye -- Genelkurmaydan 25 Ağustos Pazartesi günü yapılan açıklamada, güvenlik güçlerinin haftasonu 266 kaçak göçmen yakaladıkları bildirildi. Yakalananlar arasında, yetkililerin sınırı kaçak yoldan geçmeye çalışırken yakaladıkları bir Türk ile bir Suriye uyruklu da yer alıyor. Yetkililer Hakkari, Hatay, İzmir ve Van illerinde yaptıkları rutin kontrollerde de yaklaşık 80 kişiyi gözaltına aldılar. Tutuklananların Afganistan, Hindistan, Pakistan, Suriye ve Somali'den geldikleri bildirildi. Yetkililer Yunanistan sınırını geçmeye çalışan büyük bir kaçak göçmen grubunu da yakaladılar. Bunlar da Filistin Toprakları, Afganistan, Somali, Irak, Eritrea ve Burma'dan geliyorlardı. Türk mahkemelerinin nezaretine alınan kaçaklar büyük olasılıkla prosedürlere uygun şekilde ihraç edilecekler. (Hürriyet, Focus - 25/08/08)

Avusturya Türkiye'nin AB üyeliği konusunda referandum düzenleyebilir

26/08/2008

VİYANA, Avusturya -- Ülkenin iktidar koalisyonunda yer alan partiler, Ankara'nın katılım öncesi müzakereleri başarıyla tamamlaması halinde Türkiye'nin AB üyeliği konusunda referandum düzenlemeye karar verdiler. Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plasnik 23 Ağustos Cumartesi günü Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesine verdiği röportajda, "Türkiye'nin üyeliği Avrupa entegrasyonu ve AB'ye yeni bir boyut getirecektir." dedi. Avusturya'da yapılan son anketler, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda ciddi kuşkuların olduğunu ortaya koymuştu. Üyeliğe karşı çıkma oranı %80 civarında. (Euractiv - 25/08/08; Hürriyet - 23/08/08)

Inform

Read more...

En Son Haberler

>> понеделник, 25 август 2008 г.

İzmir ve Mersin'deki bombalama olaylarını Kürdistan Özgürlük Şahinleri üstlendi

24/08/2008

ANKARA, Türkiye -- Geçtiğimiz hafta Türkiye'de meydana gelen iki terör saldırısının sorumluluğunu 23 Ağustos Cumartesi günü Kürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK) adlı radikal gruba mensup teröristler üstlendi. Kürdistan İşçi Partisi'yle (PKK) bağlantılı olduğuna inanılan grup İnternet sitesinde yaptığı açıklamada, saldırıların Ankara'nın Kürt nüfusa karşı tutumuna tepki oalrak düzenlendiğini ileri sürdü. Salı günü, güneydeki Mersin ilinde meydana gelen patlamada 13 polis memuru yaralanmıştı. Perşembe günüyse İzmir'de meydana gelen bombalı saldırıda 16 kişi yaralandı. Polis olayla ilgili olarak Cumartesi günü sekiz kişiyi tutukladı. (AP, Anadolu haber ajansı, AFP - 23/08/08)

Türkiye'de, nükleer santral karşıtı gösteri yapan eylemciler tutuklandı

24/08/2008

ANKARA, Türkiye -- Karadeniz liman kenti Sinop'ta, 23 Ağustos Cumartesi günü hükümetin nükleer elektrik santrali kurma planlarına karşı düzenlenen bir gösteride 30'dan fazla eylemci gözaltına alındı. Ancak tutuklananların hepsi de ABD, Alman ve Fransız olmak üzere yabancı uyrukluydu. Yetkililer eylemcileri protestonun "yaptırımsız" düzenlenmesi nedeniyle tutukladılar. Hükümet, Akdeniz liman kenti Mersin'de kurulan ilk nükleer enerji sanralinin ikincisini Sinop'ta kurmayı planlıyor. (AP, Biamag - 23/08/08)

setimes

Read more...

En Son Haberler

>> неделя, 24 август 2008 г.

Lefkoşe: Ankara Kıbrıs Rum Kesimi'ne karşı tutumunu değiştirirse Türkiye ile ilgili tavrımızı gözden geçiririz

22/08/2008

LEFKOŞE, Kıbrıs Rum Kesimi -- Kıbrıs Rum Dışişleri Bakanı Markos Kipriyanu 21 Ağustos Perşembe günü yaptığı açıklamada, Ankara'nın Kıbrıs sorunuyla ilgili taktiklerini değiştirmesi durumunda Lefkoşe'nin Türkiye'nin AB umutlarıyla ilgili tutumunu gözden geçireceğini söyledi. Kipriyanu, bölünmüş adada yaşayan Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk toplumları arasında uzun zamandır devam eden anlaşmazlığın çözülmesinin, AB'nin Türkiye'nin saflarına katılmasına izin vermesi konusunda belirlediği ön şartlardan biri olduğunu da sözlerine ekledi. Türkiye AB üyesi olan Kıbrıs Rum Kesimi'ni tanımıyor ve Kıbrıs Rum gemi ve uçaklarının kendi liman ve havaalanlarına girmesine izin vermiyor. (Famagusta Gazette - 22/08/08; Phileleftheros - 21/08/08)

Türk Milli Güvenlik Kurulu'nda terör ve Güney Osetya'daki durum görüşüldü

22/08/2008

İSTANBUL, Türkiye -- Milli Güvenlik Kurulu iki aylık olağan toplantısını Türkiye'yi etkileyen mevcut güvenlik meselelerini görüşmek üzere 21 Ağustos Perşembe günü İstanbul'da gerçekleştirdi. Toplantının gündeminde üst sırayı terör faaliyetlerinde son zamanlarda görülen artış ve Kafkas bölgesinde Rusya ile Gürcistan arasında yaşanan ihtilaf aldı. MGK genel sekreterliğinin toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, Türkiye'nin terörle mücadele çabalarını kararlılıkla sürdüreceği belirtildi. Kurul ayrıca Güney Osetya'daki ihtilafın bölge üzerindeki etkisi ve benzer ihtilafları önlemek üzere alınabilecek olası tedbirleri de gözden geçirdi. Toplantı, 31 Ağustos'ta emekliye ayrılacak olan Türkiye Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın katıldığı son MGK toplantısıydı. (Zaman - 22/08/08; Arab Monitor - 21/08/08)

Inform

Read more...

İzmir'de hain saldırı: 18 yaralı

>> четвъртък, 21 август 2008 г.

21 Ağustos 2008

İZMİR, (DHA)

İzmir'de hain saldırı: 18 yaralı
İzmir'de polis servis midibisü geçişi sırasında meydana gelen patlamada 18 kişi yaralandı.

İŞTE OLAY YERİNDEN İLK GÖRÜNTÜLER / VİDEO

OLAY YERİNDEN İLK FOTOĞRAFLAR

İzmir'in Yağhaneler Semti, Buca Kavşağı yakınlarında bu sabah teröristler, polis servis aracı ve bir askeri araç geçerken bir bina önüne park ettikleri bomba yüklü otomobili infilak ettirdi. Korkunç patlamada servis aracındaki 8 polis ve askeri araçtaki 3 asker ile çevredeki 7 sivil olmak üzere 18 kişi yaralandı.

Olay bu sabah saat 07.45 sıralarında Yeşillik Caddesi'nde Elka Durağı yakınında meydana geldi. İzmir Adnan Menderes Havalimanı'nda görevli Çevik Kuvvet polislerini taşıyan servis aracı ile arkasından giden askeri otomobilin geçtiği sırada, üç katlı binanın önünde park halindeki bir otomobilde patlama meydana geldi. Polis servis aracı, askeri araç ve çevredeki binaların hasar gördüğü patlamada ortalık kan gölüne döndü.

Patlamanın şiddetiyle bombalı aracın önüne park edildiği üç katlı evin ön cephe duvarları yıkılırken, çevredeki ev ve işyerlerinin de camları kırıldı.

BİR YARALININ DURUMU AĞIR

İzmir'in Konak ilçesinde meydana gelen patlamada yaralı sayısının 16 kişi olduğu, yaralılardan asker Hüseyin Arısoy'un durumunun ciddiyetini koruduğu bildirildi.

Hastane yetkilileri altı aylık asker olduğu öğrenilen er Hüseyin Arısoy'un ameliyatının başarılı geçtiğini, ancak hastanın durumunun kritik olduğunu bildirdi.

Makam aracıyla göreve giderken yaralanan Konak Orduevi'nde görevli Albay Ahmet Kılınç'ın (42) Bozyaka'daki İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına alındığı ve hafif yaralı olduğu öğrenildi. Albay Ahmet Kılınç´ı yaralayan şarapnel parçalarından birinin şah damarının 2 cm yanına saplandığı öğrenildi. Uzmanlar, 'Şarapnel damara gelse hayatını kaybedebilirdi' dedi.

Erlerden ağır yaralı olarak Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi´ne kaldırılan Hüseyin Arısoy (21) ameliyata alındı. Diğer yaralı er Murat Bekirgül (21) ise Buca Tıp Merkezi´ndeki ilk müdahalenin ardından Askeri Hastane´ye sevk edildi. Hafif yaralı olan polis memurlarından Niyazi Suna, Ali Ermil ve Kenan Selçuk, Özel Buca Tıp Merkezi´nde, Hakan Baburhan (47), Abbas Kalender (39), Sacit Kaskatı (43) ve Hüseyin Kirazdiken (35) İzmir Eğitim Hastanesi´ne kaldırıldı.

Vatandaşlardan Özgül Yenidoğan (39), Göksu Gezer (18), Ayşe Yenidoğan (61), Ramiz Yenidoğan (67) ve Mehmet Ali Yarar (49) da İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi´nde, Doğan Özden (23) de Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi´nde tedaviye alındı. Buca Tıp Merkezi´ndeki polis memurları taburcu edildi.

BOMBA UZAKTAN KUMANDAYLA İNFİLAK ETTİRİLMİŞ

Eşrefpaşa Polis Karakolu'nun eski yerinin yakınındaki polis lojmanlarına da yaklaşık 50 metre uzaklıkta patlatılan bombanın bulunduğu araç parçalandı. Yolu trafiğe kapatan polis, olayla ilgili soruşturma başlattı.

İzmir Valisi Cahit Kıraç, ilk belirlemelere göre bombanın plastik patlayıcı olduğunu ve uzak kumandayla infilak ettirildiğini, soruşturmanın sürdürüldüğü söyledi.

Patlamanın etkisiyle çevredeki evlerin de hasar gördüğü, çok sayıda evin camının kırıldığı görüldü.

Başka patlayıcı olabileceği ihtimalini değerlendiren polis, özel eğitilmiş köpeklerle bölgede arama yapıyor.

Çevredeki evlerde hasar meydana geldiği ve çok sayıda evin camının kırıldığı görülürken, vatandaşlar olayın ardından balkonlarına Türk bayrakları astı.

OTOMOBİL ÇALINTI

Yağhanelerde patlatılan Wolkswagen marka otomobilin İstanbul´dan 1 yıl önce çalındığı ve üzerinde sahte plaka takılı olduğu öğrenildi. Bomba imha uzmanlarının yaptığı incelemede, çevreye verdiği zarar gözönünde bulundurularak yapılan değerlendirmede, kullanılan plastik patlayıcının bir kilodan fazla olduğunun sanıldığı belirtildi.

3 KATLI 2 BİNA OTURULMAZ HALE GELDİ

Eşrefpaşa semtinde patlamanın yaşandığı noktada, 3 katlı iki bina kullanılamaz hale geldi.

Yeşillik Caddesi'nde park halindeki otomobile yerleştirilen bombanın patlaması sonucu, çevredeki çok sayıda ev ve iş yerinde hasar meydana geldi. Patlamanın olduğu noktadaki 3'er katlı iki apartman ise kullanılamaz hale geldi.

Sabır Apartmanı sakinlerinden Raşit Üret, sabah saatlerinde çok şiddetli bir patlamanın meydana geldiğini, ardından da çevreyi alevlerin sardığını söyledi. Yaşananlara ilk etapta bir anlam veremediklerini belirten Üret, “patlamanın ardından eşim feryat etmeye başladı, kızım ise baygınlık geçirdi. Ardından kendimizi dışarı attık. Şoka girmiştik, ne yapacağımızı bilemedik. Uzun süre yaşadığımız şokun etkisinden çıkamadık” diye konuştu.

Aynı binanın zemin katında iş yeri bulunan Hüseyin Yapıcı ise patlamadan sonra olay yerine geldiğini ve polislerin güvenlik nedeniyle kendisini bölgeden uzaklaştırdığını söyledi. Güvenlik şeridinin açılmasının ardından alçı dekorasyon işi yaptığı iş yerine gelebildiğini belirten Yapıcı, “öyle şiddetli patlama olmuş ki, iş yerime girdiğimde tanıyamadım. Her şey parçalanmış. 50 yıllık birikimimiz yok oldu. İş yerini sabah 08.00'de açıyoruz. 20 dakika geç gelmemiz, hayatımızı kurtardı” dedi.

GÖRGÜ TANIĞI ŞOFÖR

Patlamaya tanık olan 35 DHT 08 plakalı belediye otobüsünün şoförü Ramazan Özdemircan, aracının 25-30 metre önünde meydana geldiğini anlattı.

Özdemircan, patlamanın meydana geldiği araçtan çevreye yayılan parçalardan otobüsün camının kırıldığını, bu sırada kendisinin de başından hafif şekilde yaralandığını, olaydan sonra otobüsteki yolcuların tahliye edildiğini kaydetti.

BAKAN YILDIRIM: “EMNİYET GÜÇLERİMİZ FAİLLERİ YAKALAYACAK”

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, İzmir'de patlamanın meydana geldiği bölgede incelemelerde bulundu.

Karayolları Genel Müdürlüğü'nce yürütülen yol çalışmalarını yerinde görmek amacıyla İzmir'de bulunan Yıldırım, Konak Eşrefpaşa semtinde meydana gelen patlamanın ardından olay yerine gelerek incelemelerde bulundu.

Yetkililerden bilgi alan Yıldırım, daha sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, kırsal kesimde hareket kabiliyeti kalmayan terör örgütünün, son dönemde eylemlerini şehirlerde alçakça sürdürdüğünü ifade etti.

Yıldırım, “Bu millet bu saldırıları lanetle kınıyor. Milletimiz daha da kenetlenerek mücadele edecek. Yaralılara acil şifalar diliyorum. Emniyet güçlerimiz, gerekli çalışmaları yapacak ve faillerini yakalayacak.Her iki görevli araç da (polis midibisü ve askeri araç) aynı anda oradaydı. Saldırının hedefinin ne olduğunu soruşturma sonucunda anlayabileceğiz. Patlayan aracın plakası belli, kime ait olduğu araştırılıyor. Soruşturmanın sağlıklı yürütülebilmesi açısından plakasını şu an açıklamıyoruz” dedi.

'GSM ŞİRKETLERİ İLE GÖRÜŞECEĞİZ'

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Vali Cahit Kıraç, olay yerindeki incelemelerinin ardından, patlamada yaralanan dört polis, bir albay, beş sivil olmak üzere toplam 10 yaralının tedavi gördüğü İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi´ne geldi. Yaralılarla görüştüken sonra açıklama yapan Bakan Yıldırım, ``Geçmiş olsun dilekilerimizi ilettik. Saldırın nereden geldiği bellidir. Alçakça saldırılarını sürdürüyorlar. Kırsal kesimin ardından son günlerde büyük şehirlerde de bu tür eylemler sık sık meydana gelmeye başladı. Saldırılar uzaktan kumanda ile cep telefonu aracılığıyla yapılmaktadır. Bakanlık olarak Telekominasyon ve GSM şirketleriyle, patlama olmadan bu konunun çözümlenmesi için görüşeceğiz. Bu konuda çalışmalar devam etmektedir''dedi.

Bu arada Bakan´ın hastaneye geliş ve ayrılışı sırasında ``Jammer'' cihazları devreye sokularak, herhangi bir saldırıya karşı cep telefonu hatları kesilerek önlem alındı.

BAKAN ATALAY: DURAN BİR ARAÇ UZAKTAN KUMANDAYLA PATLATILDI

MGK toplantısına katılmak üzere İstanbul'a gelen İçişleri Bakanı Beşir Atalay, İzmir'de bugün meydana gelen patlama ile ilgili olarak Atatürk Havalimanı'nda habercilerin sorularını yanıtladı. Bakan Atalay, bombanın bugün erken saatte duran bir araç uzaktan kumanda ile patlatıldığını ifade ederek, "Aracın içinde bomba düzeneği vardı ve 7 polisimiz yaralandı. Servis aracıyla gidiyorlardı. Ayrıca 3 askerimiz yaralandı. Askerimizin birinin durumu ağır ve ameliyata alındı. Apartmanlarda cam kırıkları oldu. Bomba uzaktan kumanda ile patlatıldı"dedi.

KORGENERAL HAYRİ KIVRIKOĞLU DA YARALILARI ZİYARET ETTİ

İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki yaralıları, Ege Ordusu Komutanlığına atanan Korgeneral Hayri Kıvrıkoğlu da ziyaret etti.

Korgeneral Kıvrıkoğlu, ziyaret sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlamadı.


Read more...

  © Blogger template Webnolia by Ourblogtemplates.com 2009

Back to TOP